21 Ocak 2013 Pazartesi

KİRA SÖZLEŞMELERİNİN DAMGA VERGİSİ

I-GİRİŞ
488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde, bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisine tabi olduğu; 4 üncü maddesinde, bir kâğıdın tabi olacağı verginin tayini için o kâğıdın mahiyetine bakılacağı ve buna göre tabloda yazılı vergisinin bulunacağı, kâğıtların mahiyetinin tayininde, şekli kanunlarda belirtilmiş olanlarda kanunlardaki adlarına, belirtilmemiş olanlarda üzerlerindeki yazının tazammun ettiği hüküm ve manaya bakılacağı; 6 ncı maddesinde, bir kağıtta birbirinden tamamen ayrı birden fazla akit ve işlem bulunduğu takdirde bunların her birinden ayrı ayrı vergi alınacağı, bir kağıtta toplanan akit ve işlemler birbirine bağlı bir asıldan doğma oldukları takdirde damga vergisinin, en yüksek vergi alınmasını gerektiren akit veya işlem üzerinden alınacağı, ancak bu akit ve işlemlere asıl işlemin akitlerinden başka bir şahsın eklenen akit ve işleminin de ayrıca vergiye tabi olacağı hükümlerine yer verilmiştir.
Bu hükümler doğrultusunda kira sözleşmelerinin Damga Vergisi, Kanun,Genel Tebliğ ve Özelgeler dikkate alınarak kısa kısa aşağıda açıklanacaktır.
II-KİRA SÖZLEŞMELERİNDE DAMGA VERGİSİ MATRAHI
a-Sözleşme süresine göre hesaplanan toplam kira tutarıdır.
b-Kira tutarı sözleşmeye net olarak yazılmışsa brüt tutardır.
c-Birden fazla yıl süreli kira sözleşmelerinde artış oranı yüzde olarak belli edilmiş ise bu yüzdeler dikkate alınır. Artış enflasyon oranı, tüketici endeksi vs gibi düzenleme esnasında belli olmayan artışlar dikkate alınmaz.
d-Yabancı para cinsinden düzenlenmiş ise, sözleşmenin düzenlendiği andaki TC Merkez Bankası döviz satış tutarıdır
e-Kendiliğinden uzayan sözleşmelerde ayrı bir kağıt düzenlenmeyip sözleşme hükümlerine göre bir uzama söz konusu olduğundan herhangi damga vergisi hesaplanmasına gerek yoktur.
Ancak, uzatılan kira sözleşmelerinde ise yeni bir kira sözleşmesi ya da süre uzatımına ilişkin şerh ya da mektup söz konusu olduğundan damga vergi hesaplanması gerekecektir.
f-Mevcut kira sözleşme hükümlerine göre imzalanacak yeni protokolle sadece sözleşme miktarında artırım yapılması halinde, her bir nüsha için artan miktar üzerinden damga vergisinin hesaplanması, sözleşmede yer alan tutarın eksilmesi halinde ise damga vergisi hesaplanmaması gerekmektedir.
g-Kira sözleşmesinin tapu kütüğüne şerhi talep edildiğinde, söz konusu kira sözleşmesine ait damga vergisinin ilgili vergi dairesine makbuz karşılığı ödendiğine dair makbuzun tapu idaresine ibrazı durumunda, söz konusu kira sözleşmesine ait damga vergisinin ayrıca aranılmaması gerekmektedir
h-Matraha sözleşmedeki KDV dahil değildir.
III-KİRA SÖZLEŞMESİ NÜSHALARININ DAMGA VERGİSİ
Bir nüshadan fazla olarak düzenlenen kira sözleşmelerinin her nüshası ayrı ayrı (aslı kadar) aynı oran ve miktarda damga vergisine tabidir.
Kira sözleşmelerinde kaç nüsha olduğu belirtilmemişse taraf sayısına göre 2 nüsha olduğu kabul edilmektedir.
Nüsha; aynı kuvveti ha­iz olmak üzere birden fazla düzenlenmiş olan kağıtlar­dan her biridir. Nüshalarda, kağıdın vergiye tabi olmasını gerektiren imza veya imzalar ayrı ayrı yer almaktadır. İmzanın, her nüshaya ayrı ayrı atılmış olması veya araya karbon kağıdı konarak hepsinin bir defada imza edilmiş olması sonucu etkileme­mektedir.
Suretlerde ise imza yoktur. Asıl nüshadan çıkarılan suretlerin geçerliliği, aslının aynı olduğu tasdik edi­lerek sağlanmaktadır. Resmi dairelere ibraz edilecek suretler ise; aslı 1,00 Türk Lirasından fazla maktu ve nispî vergiye tabi kağıtlardan olmak şar­tıyla (2013 yılı için) 0,65 TL. maktu vergiye tabi tutulması gere­kir.
Fotokopiler nüsha olmadığı gibi, “aslı gibidir” tasdik edilmemişlerse suret de sayılmazlar.
IV-KİRA SÖZLEŞMESİ DAMGA VERGİSİ ORANI
a-Kira sözleşmelerindeki damga vergisi oranları 2013 yılı için binde 1,89 dır.yıllar itibariyle aşağıdadır.
b-Kira sözleşmelerinde kefil varsa, kira sözleşmesi için damga vergisi  2013 yılı için binde 1,89 ve kefalet sözleşmesi için binde 9,48 olmak üzere toplam binde 11,37 damga vergisi uygulanır.
c-Kira sözleşmelerinde yıllar itibariyle uygulanan damga vergisi oranları aşağıdadır.
Yıllar  Kira Sözleşmesi Damga Vergisi Binde  Kefil Varsa Kefalet İçin Ayrıca Alınacak Damga Vergisi Binde
2008
1,5
7,5
2009
1,5
7,5
2010
1,65
8,25
2011
1,65
8,25
2012
1,65
8,25
2013
1,89
9,48
V-KİRA SÖZLEŞMELERİNDE İSTİSNA
a- İktisadi işletmelere dahil olmayan gayrimenkullerin dernek ve vakıflarca yerleşim yeri olarak kiralanması durumunda buna ilişkin olarak düzenlenen kira sözleşmeleri damga vergisinden istisnadır.
b- İktisadi işletmelere dahil olmayan gayrimenkullerin gerçek kişilerce mesken olarak kiralanması durumunda buna ilişkin olarak düzenlenen kira sözleşmeleri damga vergisinden istisnadır.
c- Gayrimenkullerin işyeri olarak kiralanması durumunda buna ilişkin olarak düzenlenen kira sözleşmeleri damga vergisine tabidir. Ancak, iktisadi işletmelere dahil olmayan gayrimenkullerin gelir vergisinden muaf esnaf, gelir vergisinden muaf serbest meslek erbabı ve basit usulde vergilendirilen ticari kazanç sahipleri tarafından işyeri olarak kiralanması durumunda buna ilişkin kira sözleşmeleri damga vergisinden istisnadır.
Söz konusu kağıtların resmi dairelere veya noterlere ibraz edilmesi halinde ibraz tarihi itibarıyla kağıdı ibraz edenler tarafından verginin ödenmesi gerekmektedir.
d-Kira sözleşmesinin istisna kapsamında olması ve üzerine kefalet (adi veya müteselsil) şerhi konulması durumunda ise, söz konusu sözleşmelerin sadece kefalet işlemi üzerinden (2013 yılı)binde 9,48 nispetinde damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir.
e-Finansal Kiralama Sözleşmeleri damga vergisine tabi değildir.
VI-KİRA SÖZLEŞMESİ DAMGA VERGİSİNİN MÜKELLEFİ
a-Damga Vergisinin mükellefi kağıtları imza edenlerdir. Kira sözleşmelerinde iki taraf vardır. Her iki taraf da damga vergisini aynı oranda ayrı ayrı ödeyecektir.
Kira sözleşmelerini imzalamaları nedeniyle mükellef durumunda olan kişiler, aralarında vergilerin paylaşılmasına ilişkin olarak yaptıkları sözleşmeler geçerli değildir. Bir tarafın diğer tarafın vergisini sorumlu sıfatıyla ödemesi yasal düzenlemelere göre uygun değildir.
b-Resmi dairelerle kişiler arasındaki kira sözleşmelerine ait kağıtların Damga Vergisinin mükellefi kişilerdir.
VII-KİRA SÖZLEŞMESİ DAMGA VERGİSİNİN ÖDEME ZAMANI
Maliye Bakanlığı’nca sürekli mükellefiyeti belirlenen mükellefler, kurum ve kuruluşlar tarafından bir ay içinde düzenlenen kira sözleşmelerinin vergisi, ertesi ayın yirmiüçüncü günü akşamına kadar vergi dairesine bir beyanname ile bildirilir ve yirmialtıncı günü akşamına kadar ödenir.
b-İhtiyarilik hakkını kullanarak sürekli damga vergisi mükellefiyeti tesis ettirmeyen mükellefler ise, düzenledikleri veya taraf oldukları kira sözleşmesine ilişkin damga vergilerini kağıdın düzenlendiği tarihi izleyen onbeş gün içinde ilgili vergi dairesine damga vergisi beyannamesi ile bildirecek ve aynı süre içinde ödeyeceklerdir.
VIII- VERGİ VE CEZADA SORUMLULUK
a-Kira sözleşmesine ait Damga Vergisinin ödenmemesinden veya noksan ödenmesinden dolayı alınması lazım gelen vergi ve cezadan, mükelleflere rücu hakkı olmak üzere, kağıtları ibraz edenler sorumludur.
b-Kira sözleşmelerine ait vergi ve cezanın tamamından imza edenler müteselsilen sorumludurlar.
c-Makbuz karşılığı ödemelerle ilgili olarak Maliye Bakanlığı’nca belirlenen mükellefler, kurum ve kuruluşlar kapsamında bulunanlar, taraf oldukları kira sözleşmelerine ait verginin beyan ve ödenmesinden sorumludurlar. Verginin ödenmemesi veya noksan ödenmesi durumunda vergi, ceza ve fer’ileri, vergi için diğer işlem taraflarına rücu hakkı olmak üzere, bu fıkrada belirtilen kişilerden alınır.
IX-RESMİ DAİRELERİN MECBURİYETİ
Resmi dairelerin ilgili memurları kendilerine ibraz edilen kira sözleşmelerinin damga vergisini aramaya ve vergisi hiç ödenmemiş veya noksan ödenmiş olanları bir tutanakla tespit etmeye veya bunları tutanağı düzenlemek üzere, vergi dairesine göndermeye mecburdurlar.
Kaynaklar:
1-Damga Vergisi Kanunu
2-Damga Vergisi Genel Tebliğleri
3-Gelir İdaresi Başkanlığı Özelgeleri

14 Ocak 2013 Pazartesi

BANKA TEMİNAT MEKTUBU KOMİSYONLARININ KDV DURUMU

Ticari hayatta satıcılar, özellikle büyük çaplı vadeli mal satışlarında, alacaklarını güvence altına almak amacıyla teminat isteyebilmektedirler.

I- GİRİŞ

Para, kefil, taşınmaz, banka teminat mektubu vb.ler teminat olarak kabul edilebilmektedir. Bu kapsamda satış yapanlar çoğunlukla banka teminat mektubunu tercih etmektedirler. Teminat olarak verilen banka teminat mektuplarının masrafları ise yapılan anlaşmaya göre ya tamamen satıcı/alıcı tarafından karşılanmakta ya da yarı yarıya veya daha farklı oranlarda paylaşılabilmektedir. Dolayısıyla, alıcılar satıcılarla yaptıkları anlaşma çerçevesinde banka teminat mektubu masraflarının tamamını veya belirledikleri oran kadarlık kısmını satıcılara aktarmaktadırlar.
Uygulamada, belirtilen şekilde ortaya çıkan banka teminat mektubu masraflarının yapılan anlaşma doğrultusunda tamamen veya kısmen satıcılara yansıtılması işleminin KDV’ye tabi olup olmayacağı, bu masraflar üzerinden KDV hesaplanıp hesaplanmayacağı konusunda tereddütlerle karşılaşılmaktadır.
Aşağıda, banka teminat mektubu masraflarının yansıtılması işleminin KDV karşısındaki durumu incelenecek, konuya ilişkin kişisel görüşlerimiz belirtilecektir.

II- TEMİNAT MEKTUBU MASRAFLARININ SATICILARA YANSITILMASI İŞLEMİNİN KDV KARŞISINDAKİ DURUMU

A- GENEL OLARAK MASRAF AKTARIMLARINDA KDV UYGULAMASI

Bilindiği üzere, KDV’nin konusuna Türkiye’de yapılan ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti kapsamındaki mal teslimleri ve hizmet ifaları girmektedir. Aynı Kanun’un 10/a maddesine göre ise, mal teslimleri ve hizmet ifalarında vergiyi doğuran olay, malın teslimi ve hizmetin ifası anında meydana gelmektedir.
Masraf yansıtılması işleminde yapılan masrafların gerçek ilgilisine aynen (bire bir) intikal ettirilmesi olayında, prensip olarak herhangi bir hizmet sunulması veya bir katma değer yaratılması söz konusu değildir. Dolayısıyla, masrafların gerçek ilgililerine aynen yansıtılması işlemi, bir mal teslimi veya hizmetin karşılığını oluşturmadığından KDV’ye tabi bulunmamaktadır. Ancak, aktarılan masraflara ait KDV’nin gerçek yüklenicisi tarafından indirimine olanak verilebilmesi bakımından, üzerinden KDV hesaplanmış masrafların aktarılması halinde, düzenlenen fatura veya benzeri belgelerde KDV’nin mutlaka ayrıca gösterilmesi gerekir.
Diğer taraftan, yapılan masrafların bire bir değil de, üzerine bir ilave yapılarak yansıtılması durumunda ise masraf aktarımının dışında ayrıca bir aracılık hizmeti söz konusu olmakta, aktarılan masraf tutarının üzerine ilave edilen bu bedel ise anılan hizmetin karşılığını oluşturmaktadır. Bu şekilde talep edilen ilave tutarlar komisyon kapsamında KDV’ye tabi bulunmaktadır.
Maliye Bakanlığı masraf aktarımlarında KDV uygulamasının genel esaslarını aşağıdaki şekilde belirlemiştir(1):
- Başkaları için yapılan ve KDV’ye tabi olan masrafların, gerçek usulde KDV mükellefiyeti bulunan gerçek ilgilisine yansıtılması halinde, onlara KDV indirimi hakkı verilebilmesi bakımından fatura düzenlenmesi ve masrafların tabi olduğu oran üzerinden KDV hesaplanması gerekir.
- KDV’nin konusuna girmeyen veya vergiden müstesna olan masrafların bire bir gerçek ilgilisine yansıtılması işlemi de KDV’ye tabi bulunmamaktadır.
- Masrafların bire bir değil de, üzerine bir bedel ilave edilerek aktarılması halinde ise, aktarılan masrafa ilaveten talep edilen bedel aracılık hizmetinin karşılığı olup, genel oranda KDV’ye tabi bulunmaktadır.

B- TEMİNAT MEKTUBU MASRAFLARININ YANSITILMASI İŞLEMİNİN KDV KARŞISINDAKİ DURUMU

Teminat olarak satıcılara verilmek üzere bankalardan alınan teminat mektuplarının masrafları Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisine (BSMV) tabi olup, KDV Kanunu’nun 17/4-e maddesine göre KDV’den istisna bulunmaktadır. Dolayısıyla, BSMV kapsamına girmesi nedeniyle KDV’den istisna olan teminat mektubu masraflarının kısmen veya tamamen satıcılara bire bir yansıtılması işlemi esas itibariyle bir masraf yansıtılması olup, KDV’nin konusuna giren müstakil bir teslim veya hizmet niteliğinde değildir. Diğer bir ifade ile ödenen teminat mektubu masraflarının satıcılara bire bir aktarılması işlemi KDV’ye tabi bulunmamaktadır. Maliye Bakanlığı da aynı görüşte olup, tayin ettiği bazı Özelgelerin özetleri aşağıdadır:
“İlgide kayıtlı dilekçenizden, şirketiniz tarafından vadeli mal alımlarında müşterilerinizden banka teminat mektupları alındığı; bazı durumlarda aranızda yapılan anlaşma gereği müşterilerinizin ödediği teminat mektubu komisyonlarının şirketiniz tarafından karşılandığı, söz konusu komisyon masraflarının şirketinize yansıtılması sırasında komisyon bedeli üzerinden katma değer vergisi hesaplanıp hesaplanmayacağı konusunda bilgi talep edildiği anlaşılmıştır.
(…)
Buna göre, banka ve sigorta muameleleri vergisi kapsamına girmesi nedeniyle katma değer vergisinden müstesna olan teminat mektubu komisyon bedellerinin müşterilerinizce şirketinize birebir yansıtılması işlemi katma değer vergisine tabi bulunmamaktadır.”(2)
“Dilekçenizde, mal satışı yapılan firmalardan alınan teminat mektuplarına ilişkin komisyon masraflarının firmanıza yansıtılmasında katma değer vergisi hesaplanıp hesaplanmayacağı hakkında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
(…)
Buna göre, mal satışı yapılan firmalardan alınan ve Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi kapsamına giren teminat mektuplarına ilişkin komisyon masraflarının, tarafınıza fark ilave edilmeksizin aynen yansıtılması işlemi katma değer vergisine tabi bulunmamaktadır.”(3)
“Dilekçenizde, bayiler ile yapılan ticari ilişkilerden doğan alacakları garanti altına alabilmek için bayilerden alınan teminat mektupları ile ilgili komisyonlarının kısmen ya da tamamen şirketinizce karşılanması durumunda tarafınıza düzenlenecek faturalarda katma değer vergisi hesaplanıp hesaplanmayacağı hakkında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
Bayilerinizden olan alacaklarınızın garanti altına alınabilmesi amacıyla bayilerden alınan teminat mektubu ile ilgili komisyonların anlaşmaya göre kısmen ya da tamamen şirketinizce üstlenilmesinde, bankadan teminat mektubu alan bayiler tarafından bu masrafların tarafınıza fark ilave edilmeksizin aynen ya da kısmen yansıtılması işlemi katma değer vergisine tabi bulunmamaktadır.”(4)
“Bayiler ile yapılan ticari ilişkilerden doğan alacaklarınızın garanti altına alınabilmesi amacıyla, bayilerce bankaya ödenen masraf ve komisyonlar, KDV’nin konusuna giren bir işlemin karşılığını teşkil etmediğinden, söz konusu masraf ve komisyonların, şirketinize aynen fatura edilmek suretiyle yansıtılması işleminde de KDV hesaplanmasına gerek bulunmamaktadır.” (5)
Öte yandan, ödenen teminat mektubu masraflarının bire bir değil de, üzerine bir bedel ilavesi suretiyle satıcılara yansıtıldığı durumlarda ise, masraf yansıtılmasının yanı sıra bir de aracılık hizmeti söz konusu olmaktadır. Çünkü, talep edilen bedelin yansıtmaya konu masraf tutarının üzerindeki kısmı, aracılık hizmetinin karşılığı olarak ortaya çıkmaktadır. Bu durumda, bedelin yansıtmaya konu masraf tutarının üzerindeki kısmı üzerinden genel oranda KDV hesaplanarak beyan edilmesi gerekmektedir. Nitekim, Maliye Bakanlığı verdiği bir Özelge’de,
“Müşterilerle yapılan kira sözleşmelerine ait aslı KDV’ye tabi olmayan damga vergisinin bire bir olarak yansıtılması işlemi katma değer vergisine tabi değildir. Ancak bu aktarma sırasında masraf tutarını aşan bir bedel tahsil edilmesi halinde, bu aşan kısım üzerinden genel oranda (%18) KDV hesaplanması gerekmektedir.”(6)
şeklinde idari görüş bildirmiştir.

III- SONUÇ

Yukarıda yapılan açıklamalardan da fark edileceği üzere, teminat mektubu masraflarının alıcılar tarafından bire bir olarak kısmen veya tamamen satıcılara yansıtılması işlemi, bir teslim veya hizmetin karşılığını oluşturmaması nedeniyle KDV’ye tabi bulunmamaktadır. Ancak, bu masrafların bire bir değil de, bir bedel ilavesi suretiyle aktarıldığı durumlarda, aktarılan masraf tutarının üzerinde talep edilen bedel aracılık hizmetinin karşılığını oluşturmakta olup, aktarılan masraf tutarının üzerinde talep edilen bu tutar üzerinden KDV hesaplanarak beyan edilmesi gerekmektedir. Maliye Bakanlığı’nın görüşü de bu doğrultudadır.

10 Ocak 2013 Perşembe

2012 Yılında Kullanılacak Defterlerinin Tasdiki ve Noterler Sistemine Girilmesi 

213 sayılı VUK’nun 223 maddesinde, vergi mükelleflerince kullanılacak defterlerin tasdik makamının noter veya noterlik görevini ifa ile mükellef olanlar oldukları, 226 ncı maddesinde de tasdik makamının, tasdik ettikleri defterlere ait kanunda yazılı bilgileri bulunduğu yerin en büyük mal memuruna tevdi edecekleri hüküm altına alınmıştır.
Bu maddeye istinaden Maliye Bakanlığının yayımlamış olduğu 406 nolu Vergi Usul Kanunu genel tebliği ile Noterler ve Noterlik görevini ifa ile görevli mükellefler tarafından tasdik edilen defterlere ilişkin tasdik bilgilerine ait bilgilerin Gelir İdaresi Başkanlığına nasıl gönderileceğine dair bazı düzenlemeler yapılmıştır. 

Bahsi geçen tebliğ ile Noterlere ve Noterlik görevini ifa ile mükellef olanlar tarafından tasdik edilen defterlere ait tasdik bilgilerini 01.04.2011 tarihinden itibaren elektronik ortamda Gelir İdaresi Başkanlığına göndermeleri zorunlu hale getirilmiştir. Diğer bir ifadeyle 01.04.2011 tarihinden sonra Noterler defter tasdik bilgilerini kağıt ortamında değil elektronik ortamda Gelir İdaresi Başkanlığına göndereceklerdir.

Noterler tasdik ettikleri defterlere ait bilgileri en geç tasdik işleminin yapıldığı ayı takip eden 2. Ayın sonuna kadar elektronik ortamda göndermeleri gerekmektedir. Aksi takdirde Vergi Usul Kanuna göre cezai müeyyide ile karşı karşıya kalacaklardır. 

Örneğin 2011 aralık ayında tasdik yapıldı, engeç 2012 şubat ayı sonuna kadar elektronik ortamda Gelir İdaresi Başkanlığına göndermeleri gerekmektedir.

8 Ocak 2013 Salı

Şirket çalışanı  ortak olabilir mi?

5510 sayılı Kanun’a göre, 4-1/(b) bendi kapsamında sigortalı sayılanlar, kendilerine ait veya ortak oldukları işyerlerinden, 4-1/a bendi kapsamında sigortalı bildirilemezler. Hatta şirket ortağı olduğu şirkette bilfiil üçüncü bir kişinin işini de yapsa, 1.10.2008 tarihinden sonra artık hiç kimse kendisine ait veya ortak oldukları işyerlerinden, 4-1/a bendi kapsamında sigortalı olmayacaktır. Ancak, 1.10.2008 tarihinden önce, 5510 sayılı Kanun’un 4-1/(b) bendi kapsamında sigortalı oldukları halde, usulüne uygun şekilde kendilerine ait veya ortak oldukları işyerlerinden 4-1/a bendine tabi prim ödemesi olanların sigortalılıkları kesintiye uğrayıncaya kadar devam ettirilmektedir. Benzer şekilde 1.10.2008 tarihinden sonra SSK sigortalısı olarak çalıştığı şirkete sonradan ortak olanların SSK sigortalısı olmaları mümkün olmayacaktır.