29 Mart 2013 Cuma

DEFTER TASDİKLERİNE YÖNELİK AÇIKLAMA

        A-    YEVMİYE DEFTERLERİNİN KAPANIŞ TASDİKİ 30 HAZİRAN 2013 TARİHİNE KADAR YAPTIRILABİLECEKTİR.
B-      KARAR DEFTERLERİNİN KAPANIŞ TASDİKİ
            Anonim Şirketler
            Yönetim Kurulu Karar Defteri
1-      Torba yasa ile yönetim kurulu karar defterlerinin kapanış onayı Ocak sonuna alınmaktadır.
2-      2012 yılına ait olarak kullanılmış olan yönetim kurulu karar defterlerinin kapanış tasdiki Mart ayı sonuna kadar yaptırılabilecektir.
3-      2013 yılı için kullanılmak üzere yeniden tasdik ettirilen(yeni defter veya kullanılmakta olan eski deftere onay yenileme) yönetim kurulu karar defterlerinin kapanış tasdikine gerek yoktur.

Genel Kurul Toplantı Ve Müzakere Defteri
     Kapanış onayına gerek yoktur.
Limited Şirketler
Müdürler Kurulu Karar Defteri ile Genel Kurul Toplantı ve Müzakere Defteri
1-      Mevcut Ortaklar Kurulu Karar Defteri veya Genel Kurul Toplantı ve Müzakere Defterinin kapanış tasdikine gerek yoktur.
2-      Yeterli yaprağı bulunan ve Genel Kurul Toplantı ve Müzakere Defteri yerine kullanılabilecek olan eski Ortaklar Kurulu Karar Defteri, 2013 yılında açılış ve ya kapanış tasdiki yapılmadan Genel Kurul Toplantı ve Müzakere Defteri olarak kullanılabilecektir.
3-      Ayrı bir Müdürler Kurulu Karar defteri tutmayanlar, Genel Kurul Toplantı ve Müzakere Defterine, Müdürler kurulu kararlarını da yazacaklardır. Bu defterlere Müdürler Kurulu kararlarını da yazıyor olmak, kapanış tasdiki zorunluluğu getirmeyecektir.
4-      2012 yılı içinde Müdürler Kurulu Karar Defteri tutulmuşsa Mart sonu kadar kapanış tasdikinin yaptırılması gerekir.
 
C-     GENEL KURULLAR
1-      Ticaret Kanununa göre kural olarak Anonim ve Limited Şirketlerin Genel Kurullarının Mart ayı sonuna kadar yapılması zorunludur.
2-      Genel Kurulların yapılmamış olmasının, Ticaret Kanununa göre doğrudan bir cezai yaptırımı yoktur.
3-      Genel Kurulların yapılmamış olması, ortaklar arası veya şirketin üçüncü şahıslarla ilişkileri açısından, genel kurullarla ilişkilendirilebilecek hukuki sorumluluklar yaratabilir. Kanuna göre, genel kurulların uzun bir süre yapılmaması, organsızlık sebebiyle şirketin münfesih olma riskini beraberinde getirebilir.

27 Mart 2013 Çarşamba

DOĞURGANLIK TEŞVİKİ; 

Doğum borçlanmasında sigortalılık ve çocuk sınırlaması kalkıyor.

Bu köşeden yazı dizisi yaptığımız her aileye 3 çocuk teşvikleri konusunda Maliye Bakanlığı, Çalışma Bakanlığı ve Aile Sosyal Politikalar Bakanlığı çalışmalar yapmaya başladı. Çalışma Bakanlığının hazırlıklarına göre doğum borçlanmasında sigortalılık şartı, 2 doğum sınırlaması kalkıyor…

Mevcut, doğum borçlanması uygulamasına göre, kadınlar SSK’lı olduktan sonra yaptıkları doğumlardan iki tanesi için ve her biri için de en fazla 2 yıl olmak kaydıyla doğum borçlanması yapabiliyorlar. Çalışma Bakanlığının hazırladığı, çok çocuk teşviki tasarı taslağı ile bundan böyle doğum borçlanmasında, sigortalı olmadan evvel yapılan doğumlar da borçlanılabilecek. Şu an iki olan çocuk borçlanmasında çocuk sayısı da kalkıyor. Kadının kaç çocuğu varsa hepsi için 2’şer yıl doğum borçlanması yapabilecek.
***8 ÇOCUĞU OLAN HEMEN EMEKLİ OLABİLECEK

Doğum borçlanması uygulaması teşvikler kapsamında yukarıdaki gibi yasalaşırsa 8 çocuğu olan kadın her bir çocuk için 2’şer yıl olmak üzere en az 15 yıl borçlanırsa ve yaşı da 60 veya daha yukarıda ise hemen emekli olabilecek. Zira, bugün hayatında hiç sosyal güvencesi olmayan kadının emekli olabilmesi için en az 5400 gün (15 tam yıl) prim ödemesi ve en az da 60 yaşında olması gerekiyor.
GENEL KURULUN YAPILMAMASI

Yeni TTK'nın 530'uncu maddesi ile anonim şirketlerin organlarının eksik olması halinde ne yapılması gerektiği düzenlenmiştir. Kanun hükmüne göre, uzun süreden beri şirketin kanunen gerekli olan organlarından biri mevcut değilse veya genel kurul toplanamıyorsa, pay sahipleri, şirket alacaklıları veya Gümrük ve Ticaret Bakanlığının istemi üzerine, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi, yönetim kurulunu da dinleyerek şirketin durumunu kanuna uygun hâle getirmesi için bir süre belirler. Bu süre içinde durum düzeltilmezse, mahkeme şirketin feshine karar verir. Dava açıldığında mahkeme, taraflardan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alabilir.

Burada şirketin feshinin istenebilmesi için,

-              uzun süreden beri şirketin kanunen gerekli olan organlarından biri mevcut olmamalıdır ya da,

-              genel kurul uzun süreden beri toplanamıyor olmalıdır.


Kanunen gerekli organdan kasıt nedir?


“Yönetim kurulu”, getirilmesi halinde “denetim kurulu” (Torba Kanun ile getirlmesi gündemdedir), 378'inci maddede düzenlenen “riskin erken saptanması ve yönetimi komitesi”ni kanunen gerekli organ olarak algılamak gerekir.


Yönetim kurulu bulunmasına rağmen bu kurul hiç veya gereği gibi toplanmıyor ise olayın özelliğine göre yok hükmünde kabul edilebilecektir.

Ancak önemle vurgulanmalıdır ki, maddedeki önemli bir özellik, şirketin gerekli organlarından birinin mevcut olmamasının veya genel kurulun toplanamamasının süreklilik arz etmesidir. Bu durum kanun metninde “uzun süreden beri” denilerek vurgulanmıştır. Devamlılıktan kasıt ise hakimin takdir yetkisine bırakılmıştır.
Bu durumda kimler şirketin feshini isteyebilecektir?
530'uncu madde düzenlemene göre şirketin feshini isteyebilecek olanlar, pay sahipleri, şirket alacaklıları veya Gümrük ve Ticaret Bakanlığı'dır.

Şirketin feshi hangi mahkemeden istenebilecektir?

Şirketin feshi şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden istenebilecektir.

Şirketin feshinin istenmesi halinde mahkeme nasıl hareket edecektir?

Mahkeme doğrudan şirketi feshetmeyecek yönetim kurulunu da dinleyerek şirketin durumunu kanuna uygun hale getirmesi için bir süre verecektir. Yönetim kurulu bu süre içerisinde durumu düzeltmeyecek olur ise, mahkeme şirketin feshine karar verecektir.

Limited şirketlerde genel kurulların yapılmaması halinde şirketin feshi istenebilecek midir?

530'uncu maddeye dolayısıyla anonim şirketlere parelel düzenleme ise limited şirketler bakımından Yeni TTK'nın 636'ncı maddesinin ikinci fıkrasında yapılmıştır. 636/2 düzenlemesine göre de, uzun süreden beri şirketin kanunen gerekli organlarından biri mevcut değilse veya genel kurul toplanamıyorsa, ortaklardan veya şirket alacaklılarından birinin şirketin feshini istemesi üzerine şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi, müdürleri dinleyerek şirketin, durumunu Kanuna uygun hâle getirmesi için bir süre belirler, buna rağmen durum düzeltilmezse, şirketin feshine karar verir.

Yazımızda ele aldığımız üzere genel kurulların yapılmaması halinde şirketin feshine doğrudan karar verilmiyor. Asliye ticaret mahkemesinde dava açılması gerekiyor ve mahkeme de şirketlerin yönetim kurullarına ya da müdürlerine durumu düzeltmesi için süre tanıyor. Verilen süreye rağmen durum düzeltilmeyecek olunursa şirketin feshine karar verilebiliyor.

Şirketlerin bu yolla feshedilmek istenmesi bir yöntem olarak düşünülebilinir mi?
Yazımızda şartları ele aldık. Örneğin uzun süre genel kurullarını yapmayan şirketlerin alacaklıları ya da ortakları asliye ticaret mahkemesinden şirketin feshini isteyebilecektir. Mahkeme de anonim şirketlerde yönetim kurullarına, limited şirketlerde müdürlere süre verecektir. Verilen sürede eksiklikler tamamlanmayacak olur ise mahkeme şirketin feshine karar verebilecektir. Limited şirketlerde anonim şirketlerden farklı olarak Gümrük ve Ticaret Bakanlığının bu nedenlerle şirketin feshini istemesi söz konusu olmayacaktır.

Burada ele aldığımız konu şirketin fesih yollarından bir tanesidir. Farklı fesih yolları da bulunmaktadır. Örneğin, şirket sözleşmesinde belirtilen sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesi, genel kurul kararı, iflasın açılması, haklı sebeplerin varlığı gibi nedenlerle de şirket sona erebilecektir.

Yeni TTK’nın Geçici 7’nci madde düzenlemesi ile genel kurullarını yapmayan şirketlerin kolay tasfiyesi mümkün müdür?

Yeni TTK’nın Geçici 7/1-d maddesine göre, sebebi ne olursa olsun aralıksız son beş yıla ait olağan genel kurul toplantıları yapılamayan anonim şirketlerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesi, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyartınca yapılacaktır. Ancak, Geçici 7’nci madde kapsamında tasfiye işlemi 01.07.2014 tarihine kadar yapılmalıdır.
Geçici 7’nci madde düzenlemesi 01.07.2014 tarihine kadar geçerli olan bir düzenleme olup, genel kurların yapılmaması halinde şirketlerin tasfiyelerinin hangi durumlarda gündeme gelebileceği yazımızda ele alınmıştır.
Hacizli şirketin tasfiye kapanışı
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 133 üncü maddesine göre sermaye şirketlerinde alacaklılar, alacaklarını ortakların kar payından ya da tasfiye payından almak isteyebilirler.Bu durumda 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu taşınırlara ilişkin hükümlerine göre alacaklılar söz konusu kar ve tasfiye kar paylarının haczedilmesini ve paraya çevrilmesini isteyebilirler.Haciz mevcut istek üzerine pay defterine işlenecektir.Tasfiye halindeki bir şirkette, şirket borçları ödendikten sonra tasfiye memuru şirket borçları ödendikten sonra kalan varlıktan haczi koyduran alacaklı ya da icra dairesine ödeme yapması gerekmektedir.Şirket borçları kapatıldıktan sonra ortağa verilecek bir varlık kalmaz ise bu durumda ortağa düşecek kar ya da tasfiye payından basedilemeyeceği için haczin de hiçbir hukuki kıymeti kalmayacaktır.
Böyle bir durumda ;
1-Şirket borçları kapanmış ise
2-Şirket borçları kapandıktan sonra ortaklara dağıtılacak kar ya da tasfiye payı kalmamış ise
3-Ortakların payları üzerinde haciz var ise
Tasfiye sonu hacze rağmen yapılabilir.
Ancak;
1-Şirket borçları kapanmamış ise
2-Şirket borçları kapandıktan sonra ortaklara dağıtılacak kar ya da tasfiye payı kalmış ise
3-Ortakların payları üzerinde haciz var ise
Tasfiye sonu haciz olmasından dolayı yapılamaz.

25 Mart 2013 Pazartesi

GENEL KURALLAR MART AYI SONUNA KADAR YAPILACAK.

Bu yazımızın konusunu limited şirketlerin genel kurulları konusuna ayırmış bulunmaktayız. Limited şirketlerin genel kurulları Yeni TTK'nın 616-622 maddelerinde düzenlenmiştir. Ayrıca anonim şirketlerin genel kurullarına ilişkin bazı düzenlemeler de limited şirketler için geçerli olacaktır. Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik 28.11.2012 tarih ve 28481 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmıştır. Dolayısıyla, bu Yönetmelik hükümleri, toplantıya çağrı, azlığın çağrı ve öneri hakkı, gündem, öneriler, çağrısız genel kurul, hazırlık önlemleri, tutanak, yetkisiz katılma konularında limited şirketler için de uygulanacaktır. Şimdi sorularla ve cevapları ile limited şirketlerde genel kurul düzenlemesini ele alalım.

Limited şirketlerde genel kurulun yetkileri nelerdir?

Limited şirketlerde genel kurulun devredilemez yetkileri Yeni TTK'nın 616'ncı maddesinde düzenlenmiştir. Bu görevler, “şirket sözleşmesinin değiştirilmesi, Müdürlerin atanmaları ve görevden alınmaları, topluluk denetçisi ile denetçilerin atanmaları ve görevden alınmaları, topluluk yılsonu finansal tabloları ile yıllık faaliyet raporunun onaylanması, yılsonu finansal tablolarının ve yıllık faaliyet raporunun onaylanması, kâr payı hakkında karar verilmesi, kazanç paylarının belirlenmesi, müdürlerin ücretlerinin belirlenmesi ve ibraları, esas sermaye paylarının devirlerinin onaylanması, bir ortağın şirketten çıkarılması için mahkemeden istemde bulunulması, müdürün, şirketin kendi paylarını iktisabı konusunda yetkilendirilmesi veya böyle bir iktisabın onaylanması, şirketin feshi, genel kurulun kanun veya şirket sözleşmesi ile yetkilendirildiği ya da müdürlerin genel kurula sunduğu konularda karar verilmesi” şeklindedir.

Ayrıca, şirket sözleşmesinde öngörülmesi halinde genel kurulun devredilemez yetkileri arasına, “şirket sözleşmesi uyarınca genel kurulun onayının arandığı hâller ile müdürlerin faaliyetlerinin onaylanması, önerilmeye muhatap olma, önalım, geri alım ve alım haklarının kullanılması hakkında karar verilmesi, esas sermaye payları üzerinde rehin hakkı kurulmasına ilişkin onayın verilmesi, yan edim yükümlülükleri hakkında iç yönerge çıkarılması. şirket sözleşmesinin 613 üncü maddenin dördüncü fıkrası uyarınca ortakların onayını yeterli görmemesi hâlinde, müdürlerin ve ortakların şirkete karşı bağlılık yükümü veya rekabet yasağı ile bağdaşmayan faaliyetlerde bulunabilmelerinin onayı için gereken iznin verilmesi, bir ortağın şirket sözleşmesinde öngörülen sebeplerden dolayı şirketten çıkarılması” yetkileri de ilave edilebilir.

Tek ortaklı limited şirketlerde genel kurulun yetkisi nasıl olacaktır?

Tek ortaklı limited şirketlerde, tek olan bu ortak genel kurulun tüm yetkilerine sahiptir. Tek ortağın genel kurul sıfatıyla alacağı kararların geçerlilik kazanabilmeleri için yazılı olmaları şarttır.

Genel kurulu toplantıya kimler, hangi süre içerisinde çağıracaktır, genel kurul hangi süre içerisinde yapılacaktır ve ortaklar genel kurula temsilen istedikleri kişileri gönderebilecekler midir?

Genel kurul müdürler tarafından toplantı gününden en az 15 gün önce toplantıya çağrılacaktır (15 günlük süre şirket sözleşmesi ile uzatılabilecektir ya da istenmesi halinde 10 güne kadar kısaltılabilecektir) ve olağan genel kurul toplantısı, her yıl hesap döneminin sona ermesinden itibaren üç ay (Ocak-Mart) içinde yapılacaktır. Şirket sözleşmesi uyarınca ve gerektikçe genel kurul olağanüstü toplantıya çağrılabilecektir. Her ortak kendisini genel kurulda ortak olan veya olmayan bir kişi aracılığıyla temsil ettirebilir.

Toplantıya çağrı, azlığın çağrı ve öneri hakkı, gündem, öneriler, çağrısız genel kurul, hazırlık önlemleri, tutanak, yetkisiz katılma konularında anonim şirketlere ilişkin hükümler, Bakanlık temsilcisine ilişkin olanlar hariç, kıyas yoluyla uygulanır. Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik ise 28.11.2012 tarih ve 28481 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmıştır. Dolayısıyla bu Yönetmelik hükümleri, toplantıya çağrı, azlığın çağrı ve öneri hakkı, gündem, öneriler, çağrısız genel kurul, hazırlık önlemleri, tutanak, yetkisiz katılma konularında limited şirketler için de uygulanacaktır.

Limited şirketlerde çağrısız genel kurul mümkün müdür?

Limited şirketlerde çağrısız gene lkurul mümkündür. Çağrısız genel kurla ilişkin olarak anonim şirketler için yapılan düzenleme limited şirketler için de geçerlidir. Bütün pay sahipleri veya temsilcileri, aralarından biri itirazda bulunmadığı takdirde, çağrı usulüne uyulmaksızın genel kurul olarak toplanabilir ve bu toplantı nisabı var olduğu sürece karar alabilirler.

Genel kurulda oy hakkının hesaplanması nasıl olacaktır?


Ortakların oy hakkı esas sermaye paylarının itibarî değerine göre hesaplanacaktır. Şirket sözleşmesinde daha yüksek bir tutar öngörülmemişse her 25 (yirmibeş) Türk Lirası bir oy hakkı verir. Ancak, şirket sözleşmesi ile birden fazla paya sahip ortakların oy hakları sınırlandırılabilir. Ortak, en az bir oy hakkını haizdir. Şirket sözleşmesinde açıkça düzenlenmişse yazılı oy da verilebilir.

Şirket sözleşmesi ile oy hakkı, itibarî değerden bağımsız olarak her esas sermaye payına bir oy hakkı düşecek şekilde de belirlenebilir. Bu hâlde en küçük esas sermaye payının itibarî değeri, diğer esas sermaye paylarının itibarî değerleri toplamının onda birinden az olamayacaktır.

Ancak, oy hakkının esas sermaye paylarının sayısına göre belirlenmesine ilişkin şirket sözleşmesi hükmü, denetçilerin seçimi, şirket yönetimi ya da onun bazı bölümlerinin denetimi için özel denetçi seçimi, sorumluluk davası açılması hakkında karar verilmesi hallerinde uygulanamayacaktır.

Ortakların oy haklarını kullanamayacakları durumlar var mıdır?

Herhangi bir şekilde şirket yönetimine katılmış bulunanlar, müdürlerin ibralarına ilişkin kararlarda oy kullanamazlar. Yine, şirketin kendi esas sermaye payını iktisabına ilişkin kararlarda, esas sermaye payını devreden ortak oy kullanamayacaktır. Ortağın bağlılık yükümüne veya rekabet yasağına aykırı faaliyetlerde bulunmasını onaylayan kararlarda da ilgili ortak oy kullanamayacaktır.

Genel kurulda kararlar hangi oy çoğunluğu ile alınacaktır?

Kanun veya şirket sözleşmesinde aksi öngörülmediği takdirde, seçim kararları dâhil, tüm genel kurul kararları, toplantıda temsil edilen oyların salt çoğunluğu ile alınacaktır.

Genel kurulun bütün kararlarında toplantıda temsil edilenlerin salt çoğunluğu ile karar alınabilecek midir?

Önemli kararlar için özel düzenleme yapılmıştır. Yeni TTK'nın 621'inci maddesi hükmü uyarınca; aşağıdaki genel kurul kararları, temsil edilen oyların en az üçte ikisinin ve oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun bir arada bulunması hâlinde alınabilecektir.
-              Şirket işletme konusunun değiştirilmesi.

-              Oyda imtiyazlı esas sermaye paylarının öngörülmesi.
-              Esas sermaye paylarının devrinin sınırlandırılması, yasaklanması ya da kolaylaştırılması.
-              Esas sermayenin artırılması.
-              Rüçhan hakkının sınırlandırılması ya da kaldırılması.
-              Şirket merkezinin değiştirilmesi.
-              Müdürlerin ve ortakların, bağlılık yükümüne veya rekabet yasağına aykırı faaliyette bulunmalarına genel kurul tarafından onay verilmesi.
-              Bir ortağın haklı sebepler dolayısıyla şirketten çıkarılması için mahkemeye başvurulması ve bir ortağın şirket sözleşmesinde öngörülen sebepten dolayı şirketten çıkarılması.
-              Şirketin feshi.

Ayrıca, Kanunda belli kararların alınabilmesi için ağırlaştırılmış nisap (üye sayısı) aranıyorsa, bu nisabı daha da ağırlaştıracak şirket sözleşmesi hükümleri, ancak şirket sözleşmesinde öngörülecek çoğunlukla kabul edilebilecektir.

Limited şirket genel kurul kararlarının butlanı ve iptali mümkün müdür?

Bu konu daha önceki yazılarımızda ele alınmıştır. Vurgulayalım ki, anonim şirket genel kurul kararlarının butlanına ve iptaline ilişkin hükümler, kıyas yoluyla limited şirketlere de uygulanacaktır.

Limited şirketlerin genel kurllarında bakanlık temsilcisi bulunacak mıdır?


Yeni TTK'nın 617’nci maddesine göre, anonim şirketlerde genel kurula ilişkin hükümler limited şirketler için de uygulanacaktır. Ancak, bakanlık temsilcisine ilişkin anonim şirketlerle ilgili düzenlemenin limited şirketler için uygulanmayacağına madde hükmünde yer verilmiştir.
Dolayısıyla limited şirketlerin genel kurullarında bakanlık temsilcisi bulunmayacaktır.

Limited şirketlerin genel kurulları elektronik ortamda yapılabilecek midir?

Limited şirket genel kurullarının elektronik ortamda yapılması mümkündür. Ancak, elektronik ortamda genel kurul yapabilmek için, limited şirketlerin Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından hazırlanıp yürürlüğe giren Ticaret Şirketlerinde Anonim Şirket Genel Kurulları Dışında Elektronik Ortamda Yapılacak Kurullar Hakkında Tebliğ'deki genel kurula elektronik ortamda katılmaya ve oy vermeye ilişkin sözleşme hükmü örneğini aynen şirket sözleşmelerine almaları gerekmektedir.

22 Mart 2013 Cuma

Serbest Muhasebecilik Ve Bilirkişilik

I-SERBEST MUHASEBECİLİK MESLEĞİ VE BİLİRKİŞİLİK
Bilirkişilik, yargılama hukukunda taşıdığı anlam itibari ile, hukukçuların her zaman ilgisini çekmiştir. Çağdaş hukuk sistemlerinin hemen hepsinde bilinen bilirkişilik, dava ile ilgili bir vakanın takdirinde hakim tarafından bilinemeyen özel ve teknik bilgiye ihtiyaç duyulan hallerde üçüncü bir kişinin bilgi ve görüşüne başvurulmasıdır. Bilirkişilik, sadece hukuk yargılamasında değil, ceza yargılamasının ve idari yargılamanın da belli başlı usule ilişkin işlemlerindendir.Uygulamada, Serbest Muhasebecilerin, mahkemelerde, bilirkişilik yapıp yapamayacağı konusu bu yazımızda incelenmeye çalışılacaktır.

II- SERBEST MUHASEBECİLİK MESLEĞİNİN KAPSAMI NEDİR?   
3568 sayılı yasanın, 2/A madde hükmü uyarınca, “Mesleğin Konusu” belirlenmiştir.Madde hükmüne göre, serbest muhasebecilerin, “mali müşavirlik” “yeminli mali müşavirlik” yapmaları mümkün olmadığı gibi, serbest muhasebecilerin defter tutma dışında, mali müşavirlik, tasdik, danışmanlık; rapor yazma yetkileri bulunmamaktadır. Yine, 3568 sayılı yasanın, 2/A md. nin (b) ve (c) bentlerinde, serbest muhasebecilerin, bu bentlerdeki işlemleri, işleri yapamayacakları belirtilmiştir.Yukarıda yer alan yasal düzenlemelerden, “serbest muhasebecinin, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirin yetkisinde olan işleri yapma ehliyeti olmadığı gibi, unvanını da kullanamayacağı anlaşılmaktadır.   

Bu itibarla, serbest muhasebecilik ile, serbest muhasebeci mali müşavirlik ayrı ayrı müesseseler olup, yapacakları işlerin yetki ve sınırları belirlenirken bilirkişilik yapma ve rapor düzenlemek için serbest muhasebeci mali müşavir olmak koşulu aranmıştır.

III- SERBEST MUHASEBECİLERİN, BİLİRKİŞİLİK YAPMALARI MÜMKÜN DEĞİLDİR.
YMM VE SMMM’LERİN BİLİRKİŞİLİK YAPMALARI MÜMKÜNDÜR 
Serbest Muhasebeci Mali Müşavirin yetkisinde olan işleri yapma ehliyetine sahip olmadığından, mahkemece, Serbest Muhasebecisinin bilirkişi seçilmesinin ve incelemenin bu kişiye yaptırılmasının yerinde olmadığı yönünde, yüksek mahkeme Danıştay’ın pek çok kararları bulunmaktadır.Danıştay, 9.Dairesinin, 11/12/1997 gün ve E: 1996/3852 K: 1997/4119 sayılı kararlarında, “ Bu itibarla serbest muhasebecilik ile serbest muhasebeci mali müşavirlik ayrı ayrı müesseseler olup, yapacakları işin yetki ve sınırları belirlenirken bilirkişilik yapma ve rapor düzenlemek için serbest muhasebeci mali müşavir olmak koşulu aranmıştır.” Denilmektedir.


IV- ÖZET VE SONUÇ
1) Serbest Muhasebeciler, Bilirkişilik yapma konusunda 3568 sayılı yasada herhangi bir yetkilendirilmesi söz konusu değildir.
2) Gerek Yeminli Mali Müşavirlerin ve gerekse Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlerin Vergi Mahkemelerinde, Ticaret Mahkemelerinde ve duruma göre diğer mahkemelerde bilirkişilik yapmaları yukarıda yer verilen Danıştay Kararları ve 3568 sayılı yasaya göre mümkün görülmektedir.
3) Uygulamada çeşitli bankalardan emekli olan emekli banka müdürleri vb. kişilerin bilirkişilik yaptığı sık sık görülebilmektedir. Oysa ki 3568 sayılı yasaya göre unvan almış Serbest Muhasebecilerin de bilirkişilik yapmaları gerektiği görüşündeyiz. 3568 sayılı yasada gerekli düzenlemelerin yapılması sırasında bu hususun önemle dikkate alınması gerekmektedir.

6 Mart 2013 Çarşamba


VERGİ SİRKÜLERİ
NO: 2013/35
KONU: 2012 Yılında Elde Edilen Kira Gelirlerinin (GMSİ) Beyanı.
Vergi hukukunda "Gayrimenkul Sermaye İradı" (GMSİ) olarak adlandırılan kira gelirleri gerçek kişilerce her yılın Mart ayının 25’ine kadar beyan edilerek, biri Mart ayı, diğeri Temmuz ayı olmak üzere iki eşit taksitte ödenebilmektedir.
Gayrimenkul sermaye iratlarının hangi gelir kalemlerinden oluştuğu Gelir Vergisi Kanunu'nun 70 inci maddesinde sayılmıştır. Ancak, sirkülerimizin konusu, gerçek kişilerce elde edilen sadece konut ve iş yeri kiralarının beyanına ilişkindir. Konu hakkındaki kısa açıklamalarımız aşağıdaki gibidir.
1. Kira Geliri Ne Zaman Elde Edilmiş Sayılacaktır?
Mükelleflerce bir takvim yılı içinde o yıla veya geçmiş yıllara ait olarak nakden veya aynen tahsil edilen kira bedelleri o yılda elde edilmiş gelir kabul edilecektir. Örneğin: 2010 ve 2011 yılları kira gelirleri topluca 2012 yılında tahsil edilmiş ise, 2012 yılının geliri olarak dikkate alınacaktır.
Ancak, gelecek yıllara ait olup peşin tahsil edilen kira bedelleri, ilgili yılın geliri olarak kabul edilerek ilgili yıllarda beyan edilir. Örneğin: 2012, 2013 ve 2014 yılları kira gelirleri topluca 2012 yılında tahsil edilmiş ise, her yıla ait kira bedeli ilgili yılda beyan edilecektir.
2. Döviz Cinsinden Elde Edilen Kiralar
Döviz cinsinden kiraya verme işlemlerinde tahsilatın yapıldığı tarihteki T.C. Merkez Bankası döviz alış kuru esas alınarak gayri safi hasılat belirlenir. Borsada rayici yoksa Maliye Bakanlığı tarafından belirlenen kur üzerinden Türk Lirası’na çevrilerek, kira geliri aşağıda açıklanan şartlara göre beyan edilir.
3. Kiranın Ayni Olarak Tahsil Edilmesi
Kiranın ayni olarak alınması halinde, tahsil edilen kiralar Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre emsal bedeli ile paraya çevrilerek gerekli şartların varlığı halinde beyan edilir.
4. İş Yeri Olarak Kiralanan Gayrimenkullerde Vergi Tevkifatı (Stopajı)
Gayrimenkulleri işyeri olarak kiralayan kişi ve kuruluşlar, kira ödemeleri üzerinden gelir vergisi kesintisi yapacaklardır. Yani işyerinin kiracıları, ödeyecekleri kira üzerinden %20 oranında vergi kesecekler ve kiralayan adına vergi dairesine ödeyeceklerdir.
Kimlerin vergi kesintisi yapmak zorunda olduğu Gelir Vergisi Kanunu’nun 94. maddesinde sayılmıştır.
İşyeri kiracısı olan kişi ve kuruluşlar, yaptıkları kira ödemelerinin brüt tutarı üzerinden 01.01.2007 tarihinden itibaren % 20 oranında gelir vergisi kesintisi yapmak zorundadırlar.
Bu vergi kesintisi, gelecek aylara veya yıllara ait olmak üzere peşin ödenen kira bedeli üzerinden de yapılacaktır. Örneğin: 3 aylık veya 2 yıllık işyeri kirası peşin tahsil edildiğinde, bu durumda peşin tahsil edilen kiranın tamamı vergi kesintisine tabi tutulacaktır.
Ancak, gayrimenkulü kiralayan mükellef basit usulde vergiye tabi ise; kira ödemesi üzerinden herhangi bir vergi kesintisi yapılmaz. Bu durumda gayrimenkulden elde edilen kira geliri yıllık beyanname ile beyan edilir.
5. Konut Kiralarında İstisna
Konut kiralarının 2011, 2012 ve 2013 yılları itibariyle istisna tutarları aşağıdaki gibidir.
  • 2013 Yılı Konut Kirası İstisna Tutarı: 3.200.- TL.
  • 2012 Yılı Konut Kirası İstisna Tutarı: 3.000.- TL.
  • 2011 Yılı Konut Kirası İstisna Tutarı: 2.800.- TL.
Buna göre 2012 yılında elde edilen konut kira gelirlerinin yıllık toplamı 3.000.- TL’yi aşmıyorsa beyan edilmeyecek ve vergi ödenmeyecektir. Yıllık konut kira gelirinin istisna tutarını aşması halinde toplam konut kira tutarından 3.000.-TL istisna düşülecek, kalan tutardan gider indirimi de yapıldıktan sonra bulunan matrah üzerinden Gelir Vergisi hesaplanarak ödenecektir.
İstisna tutarlarını aşan konut kira gelirlerinin tamamı beyan edilecektir. (2013 yılında elde edilen Gayrimenkul Sermaye iratları 2014 yılı Mart ayında beyan edilecektir.)
Ayrıca, Gelir Vergisi Kanununun 21 inci maddesinde;
  • İstisna haddi üzerinde hasılat elde edilip beyan edilmemesi veya eksik beyan edilmesi halinde,
  • Ticari, zirai veya mesleki kazancını yıllık beyanname ile bildirmek mecburiyetinde olanlar ile gelirleri bunlar tarafından bildirilecek olanların
bu istisnadan faydalanamayacağı hüküm altına alınmıştır.
Konut kira gelirlerinde istisna uygulamasında dikkat edilecek hususlar aşağıdaki şekilde özetlenebilir:
  • İstisna uygulaması sadece konut olarak kiraya verilen gayrimenkullerden elde edilen gelirler için söz konusudur.
  • Kira gelirinin yanında ticari, zirai veya mesleki kazancını beyan etmek zorunda olanlar, 3.000 TL’lik istisnadan yararlanamayacaklardır.
  • Bir mükellefin birden fazla konuttan kira geliri elde etmesi halinde, istisna kira gelirleri toplamına bir defa uygulanacaktır.
6. İş Yeri Kira Gelirlerinde Beyan Sınırı
İş yeri kira gelirleri, üzerinden her ay %20 oranında vergi kesintisi yapılmış olan gelirlerdir. Stopaj yolu ile vergilendirilmiş olan gelirlerin gayri safi toplamı aşağıdaki tutarları geçmedikçe beyan edilmez ve ilave vergi ödenmez.
  • 2013 Yılı Beyan Sınırı: 26.000.- TL
  • 2012 Yılı Beyan Sınırı: 25.000.- TL
  • 2011 Yılı Beyan Sınırı: 23.000.- TL
Yukarıdaki tutarlara göre; 2012 yılında elde edilen kira gelirleri gayri safi toplamının 25.000.- TL’yi geçmemesi halinde, bu gelirlerin içinde, vergisi stopaj yolu ile alınmış olan iş yeri kira gelirleri varsa beyana dahil edilmez. Gelirlerin yıllık toplamı beyan sınırını aşıyorsa gelirlerin tamamı beyan edilir. Her ne kadar konumuz sadece kira gelirleri ise de mükelleflerin bu gelir unsuru dışında başka gelirleri de varsa, gelir vergisi kanunun 86. maddesi çerçevesinde bu gelirlerin toplamı beyan sınırı ile mukayese edilerek irdeleme yapılacaktır.
7. 25 Mart 2013 Tarihine Kadar Kimler Kira Gelirleri İle İlgili Beyanname Verecek?
Beyana tabi geliri sadece gayrimenkul sermaye iradından ibaret olan mükelleflerin 01.01.2012 – 31.12.2012 döneminde elde ettikleri kira gelirleri ile aynı dönem içinde geçmiş yıllara ilişkin olarak elde ettikleri kira gelirleri toplamı Gelir Vergisi Kanunu’nun 86 ncı maddesi çerçevesinde irdelenerek beyan edilecektir. Şöyle ki;
  • Sadece konut kira geliri olup istisna sınırı olan 3.000.- TL’yi aşanlar yılık GMSİ beyannamesi vereceklerdir.
  • Sadece iş yeri kira geliri olup yıllık brüt kira gelirleri toplamı 25.000.- TL’yi aşanlar yılık GMSİ beyannamesi vereceklerdir.
  • Hem konut hem de iş yeri kira geliri olan kişiler ise, yıllık gelirinin beyan sınırını aşıp aşmadığının tespitinde; mesken kira gelirinin gelir vergisinden istisna edilen kısmını aşan tutarı ile gelir vergisi tevkifatına tabi iş yeri brüt kira gelirlerinin toplamını birlikte dikkate alacaklardır. Bu toplam 25.000.- TL’yi aşmadığı takdirde sadece tevkifata tabi olmayan konut kira gelirleri beyan edilecektir.
  • Yukarıdaki toplamın 25.000.- TL’yi aşması halinde ise gelirlerin tamamı beyan edilecektir.
  • Bir takvim yılı içinde elde ettiği, tevkifata ve istisna uygulamasına konu olmayan gayrimenkul sermaye iratları toplamı, beyanname verme sınırı olan 1.290 TL’yi aşanlar yıllık beyanname vereceklerdir.
  • Diğer mal ve haklardan kira geliri elde edenler de beyanname vereceklerdir.
  • Eşler ve çocukların kira gelirleri ayrı beyanname ile beyan edilecektir.
  • Stopaj yolu ile kesilen vergiler beyanname üzerinden hesaplanan gelir vergisinden mahsup edilecektir.
Gelir Vergisi mükellefleri 2012 yılı gelir vergisi beyannamelerini en geç 25 Mart 2013 tarihine kadar ilgili vergi dairesine verecekleridir. Tahakkuk eden verginin birinci taksiti 2013 Mart ayında, ikinci taksiti ise 2013 Temmuz ayında ödenecektir.
8. Kira Geliri Matrahının Hesabında İndirilebilecek Giderler
Gayrimenkul sermaye iradında safi iradın tespiti için, kira gelirlerinden indirilecek giderler konusunda seçilebilecek iki yöntem vardır.
  • Gerçek Gider Yöntemi (GVK Md.74)
  • Götürü Gider Yöntemi
Mükellefler gerçek veya götürü gider usulünden sadece birini seçmek mecburiyetindedir, her ikisini birden kullanmazlar.
8.1 Götürü Gider Yönteminin Seçilmesi Halinde Hesaplanan Gider Tutarı
Götürü veya gerçek gider yönteminin seçimi, taşınmaz malların tümü için yapılmaktadır. Bunlardan bir kısmı için gerçek gider, diğer kısmı için götürü gider yönteminin seçilmesi mümkün değildir.
  • Götürü gider yöntemini seçen mükellefler, (hakları kiraya verenler hariç) kira gelirlerinden istisna tutarını düştükten sonra kalan tutarın % 25’i oranındaki götürü gideri, gerçek giderlere karşılık olmak üzere indirebilirler.
  • Ancak, bu usulü seçen mükellefler iki yıl geçmedikçe gerçek gider yöntemine dönemezler.
8.2 Gerçek Gider Yönteminin Seçilmesi Durumunda İndirilecek Giderler Tutarı
Gerçek gider yönteminin seçilmesi durumunda indirilecek giderler Gelir Vergisi Kanununun 74 üncü maddesinde sayılmıştır. Buna göre aşağıda sayılan giderlerin belgelerine dayanarak bulunan toplamı indirilecek gideri oluşturmaktadır.
  • Kiraya veren tarafından, kiraya verilen gayrimenkul için ödenen; aydınlatma, ısıtma, su ve asansör giderleri,
  • Kiraya verilen malların idaresi için yapılan ve gayrimenkulün önemi ile mütenasip olan idare giderleri,
  • Kiraya verilen mal ve haklara ait sigorta giderleri,
  • Kiraya verilen mal ve haklar dolayısıyla yapılan ve bunlara sarf olunan borçların faizleri ile konut olarak kiraya verilen bir adet gayrimenkulün iktisap yılından itibaren 5 yıl süre ile iktisap bedelinin % 5’i (iktisap bedelinin % 5’i tutarındaki bu indirim, sadece ilgili gayrimenkule ait hasılata uygulanacak, indirilmeyen kısım gider fazlalığı sayılmayacaktır.)
  • Kiraya verilen mal ve haklar için ödenen, emlak vergisi, resim, harç ve şerefiyelerle kiraya veren tarafından belediyelere ödenen harcamalara katılma payları,
  • Amortismanlar,
  • Kiraya veren tarafından, kiraya verilen gayrimenkul için yapılan onarım giderleri ile bakım ve idame giderleri,
  • Kira ile tuttukları mal ve hakları kiraya verenlerin ödedikleri kiralar ve diğer gerçek giderler,
  • Sahibi bulundukları konutları kiraya verenlerin kirayla oturdukları konut veya lojmanların kira bedeli (yabancı ülkelerde ödenen kira bedelleri indirilemez),
  • Kiraya verilen mal ve haklarla ilgili olarak sözleşmeye, kanuna veya ilama istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatlar,
brüt kira tutarından indirilebilmektedir.
Ancak, bu giderlerin vergiden istisna edilen tutara isabet eden kısmı indirilememektedir. Vergiye tabi hasılata isabet eden indirilebilecek gider kısmı aşağıdaki formül kullanılarak bulunacaktır.
İndirilecek Gider =
    Toplam Gider x Vergiye Tabi Hasılat(*)
Toplam Hasılat
(*)Vergiye tabi hasılat: Toplam hasılat – Mesken kira geliri istisnası
9. Kira Gelirlerine Uygulanacak Diğer İndirimler Nelerdir?
Kira geliri elde eden gayrimenkul sermaye iradı sahibi mükellefler, Gelir Vergisi Kanunu’nun 89 uncu maddesinde yer alan ve aşağıda özetlenen bağış ve yardımlar ile harcamalarının tamamını veya belli bir tutarını verdikleri beyanname üzerinde safi iratlarından indirim konusu yapabileceklerdir.
a) Şahıs ve Bireysel Emeklilik Sigorta Primleri
Yıllık beyanname veren mükellefler, vergi matrahlarının tespitinde bireysel emeklilik sistemine ödedikleri kendisine, eşine ve küçük çocuklarına ait katkı payının beyan edilen gelirin % 10’una kadar olan kısmını gelir vergisi matrahlarının tespitinde indirim konusu yapabileceklerdir. Bireysel emeklilik dışında kalan şahıs sigortaları için ödenen primlerin ise beyan edilen gelirin % 5’ine kadar olan kısmı matrahın tespitinde indirim konusu yapılacaktır. İndirim konusu yapılacak tutarın hesaplamasında beyan edilen gelir olarak beyana tabi geliri sadece gayrimenkul sermaye iradından ibaret olan mükellefler için yıllık gelir vergisi beyannamesinin safi irat satırında yer alan tutar esas alınacaktır.
Bireysel emeklilik sistemi ile diğer şahıs sigortaları için ödenen katkı payı ve primlerin birlikte olması halinde matrahtan indirim konusu yapılabilecek tutar beyan edilen gelirin % 10’u ile sınırlı olacaktır. Bu durumda şahıs sigorta primleri için % 5 oranındaki sınır ayrıca aranacaktır. Diğer taraftan, indirim konusu yapılacak prim, aidat ve katkı paylarının toplamı, asgari ücretin yıllık brüt tutarını aşamayacaktır. (2012 yılı gelirlerine ilişkin olarak kullanılacak olan asgari ücretin yıllık brüt tutarı 10.962 TL’dir).
b) Eğitim ve Sağlık Harcamaları
Beyan edilen gelirin (safi iradın) % 10'unu aşmaması, Türkiye'de yapılması ve gelir veya kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunan gerçek veya tüzel kişilerden alınacak belgelerle tevsik edilmesi şartıyla, mükellefin kendisi, eşi ve küçük çocuklarına ilişkin olarak yapılan eğitim ve sağlık harcamaları yıllık beyanname ile bildirilecek gelirlerden indirilebilecektir.
c) Okul, Yurt ve Sağlık Tesisleri ile İbadethaneler ve Diyanet İşleri Başkanlığı Denetiminde Yaygın Din Eğitimi Verilen Tesislerin İnşası için Yapılan Bağış ve Yardımlar
Genel ve özel bütçeli kamu idarelerine, il özel idarelerine, belediyelere ve köylere bağışlanan okul, sağlık tesisi ve yüz yatak (kalkınmada öncelikli yörelerde elli yatak) kapasitesinden az olmamak üzere öğrenci yurdu ile çocuk yuvası, yetiştirme yurdu, huzurevi, bakım ve rehabilitasyon merkezi ile mülki idare amirlerinin izni ve denetimine tabi olarak yaptırılacak ibadethaneler ve Diyanet İşleri Başkanlığı denetiminde yaygın din eğitimi verilen tesislerin inşası dolayısıyla yapılan harcamalar veya bu tesislerin inşası için bu kuruluşlara yapılan her türlü bağış ve yardımlar ile mevcut tesislerin faaliyetlerini devam ettirebilmeleri için yapılan her türlü nakdi ve ayni bağış ve yardımların tamamı beyan edilen gelirden indirilebilecektir.
Okul, sağlık tesisi, öğrenci yurdu ve diğer tesisler ile mülki idare amirlerinin izni ve denetimine tabi olarak yaptırılan ibadethane ve Diyanet İşleri Başkanlığı denetiminde yaygın din eğitimi verilen tesislerin yapımı veya bu tesislerin faaliyetlerine devam edebilmeleri için yapılan bağış ve yardımların (harcamaların) herhangi bir sınırlamaya tabi olmaksızın vergi matrahının tespitinde dikkate alınabilmesi için bu bağış ve yardımların genel bütçeye dahil daireler, özel bütçeli kamu idareleri, il özel idareleri, belediyeler, köylere yapılması gerekmektedir. Ayrıca, mülki idare amirlerinin izni ve denetimine tabi olarak yaptırılan ibadethaneler ve/veya Diyanet İşleri Başkanlığı denetiminde yaygın din eğitimi verilen tesislerin inşası veya faaliyetine devam etmesine yönelik yapılan bağış ve yardımların; anılan amaçlarla kurulmuş bulunan vakıf veya derneklere de yapılması mümkündür.
d) Kamu Yararına Çalışan Dernekler ile Vergi Muafiyeti Tanınan Vakıflara Yapılan Bağışlar
Genel ve özel bütçeli kamu idareleri, il özel idareleri, belediyeler, köyler, kamu yararına çalışan dernekler, Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflar ve bilimsel araştırma faaliyetinde bulunan kurum ve kuruluşlar tarafından yapılan ya da Kültür ve Turizm Bakanlığınca desteklenen veya desteklenmesi uygun görülen çalışmalara ilişkin harcamalar ile bu amaçla yapılan her türlü bağış ve yardımların tamamı beyan edilen gelirden indirim konusu yapılabilecektir.
e) Gıda Bankacılığı Yapan Dernek ve Vakıflara Yapılan Bağışlar
Fakirlere yardım amacıyla gıda bankacılığı faaliyetinde bulunan dernek ve vakıflara Maliye Bakanlığınca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde bağışlanan gıda, temizlik, giyecek ve yakacak maddelerinin maliyet bedellerinin tamamı beyan edilecek gelirden indirilebilecektir.
f) Kültür ve Sanat Faaliyetleri ile Kültürel Varlıkların Korunması için Yapılan Bağışlar
Genel ve özel bütçeli kamu idareleri, il özel idareleri, belediyeler, köyler, kamu yararına çalışan dernekler, Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflar ve bilimsel araştırma faaliyetinde bulunan kurum ve kuruluşlar tarafından yapılan ya da Kültür ve Turizm Bakanlığınca desteklenen veya desteklenmesi uygun görülen çalışmalara ilişkin harcamalar ile bu amaçla yapılan her türlü bağış ve yardımların tamamı beyan edilen gelirden indirim konusu yapılabilecektir.
g) Sponsorluk Harcamaları
3289 sayılı Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’nün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile 3813 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun kapsamında yapılan sponsorluk harcamalarının;
  • Amatör spor dalları için tamamı,
  • Profesyonel spor dalları için %50’si
yıllık beyanname ile bildirilecek gelirlerden indirim konusu yapılabilecektir.
h) Doğal Afetler Dolayısı ile Yapılan Bağışlar
Bakanlar Kurulunca yardım kararı alınan doğal afetler dolayısıyla Başbakanlık aracılığıyla makbuz mukabili yapılan ayni veya nakdi bağışların tamamı indirim konusu yapılabilecektir.
i) Türkiye Kızılay Derneğine Makbuz Karşılığı Yapılan Nakdi Bağış ve Yardımlar
İktisadi işletmeleri hariç, Türkiye Kızılay Derneğine makbuz karşılığı yapılan nakdi bağış ve yardımların tamamı indirim konusu yapılabilecektir.
j) Eskişehir 2013 Türk Dünyası Kültür Başkenti Hakkında Kanuna Göre Kurulan Ajans ile Expo 2016 Antalya Ajansına Yapılan Her Türlü Nakdi ve Ayni Bağış ve Yardımlar
Eskişehir 2013 Türk Dünyası Kültür Başkenti Hakkında Kanuna gore kurulan Ajansa ve EXPO 2016 Antalya Ajansına yapılan her türlü nakdi ve ayni bağış ve yardımlar ile sponsorluk harcamalarının tamamı indirim konusu yapılabilecektir.
k) Diğer Kanunlara Göre Tamamı İndirilecek Bağış ve Yardımlar
  • Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanununa,
  • Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumunun Kuruluşu Hakkındaki Kanuna,
  • Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanununa,
  • Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Kanununa,
  • Türk Silahlı Kuvvetleri Güçlendirme Vakfı Kanununa,
  • Milli Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberlik Kanununa
  • İlköğretim ve Eğitim Kanununa
göre yapılan ayni/nakdi bağışların ve yardımların tamamı indirilebilecektir.
Ayrıca 6327 sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanununa eklenen Geçici 82. maddede düzenlenen “Bireysel Katılım Yatırımcısı İndirimi” de indirim konusu yapılabilecek kalemler arasında yer almaktadır.
Bağış ve yardımın nakden yapılmaması halinde, bağışlanan veya yardımın konusunu teşkil eden mal veya hakkın varsa mukayyet değeri, yoksa Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre Takdir Komisyonunca tespit edilecek değeri esas alınmaktadır.
10. Gayrimenkul Sermaye İradında Zarar Doğması Hali
Gayrimenkul sermaye iradına konu olan sermayenin kendisinde meydana gelen eksilmeler zarar sayılmaz ve iradın gayri safi miktarının tespitinde gider olarak kabul edilmezler.
Gayrimenkul sermaye iradının safi tutarının hesabında giderlerin fazlalığı dolayısıyla doğan zararlar, beş yılı geçmemek üzere gelecek yıllarda elde edilen kira gelirlerinden gider olarak düşülebilmektedir. Bu durumun iki istisnası vardır:
  • Sahibi bulundukları konutları kiraya verenlerin kira ile oturdukları konut veya lojmanların kira bedellerini indirim konusu yapmaları durumunda bir zarar doğması halinde, bu zararın gelecek yıllarda elde edilen gayrimenkul sermaye iradından indirim konusu yapılması söz konusu değildir.
  • Konut olarak kiraya verilen bir adet gayrimenkule ait hasılattan indirim konusu yapılan iktisap bedelinin %5’i oranındaki tutarın indirilemeyen kısmı gider fazlalığı olarak dikkate alınamamaktadır.
11. Önceden Hazırlanmış Kira Beyanname Sistemi
Önceden Hazırlanmış Kira Beyanname Sistemi; kira geliri elde eden mükelleflerin MERNİS, banka, PTT, sigorta şirketleri, tapu gibi kurum ve kuruluşlardan Başkanlığımız veri tabanına aktarılan bilgileri kullanılarak, beyannamelerin Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından önceden hazırlandığı ve internet ortamında mükelleflerin onayına sunulduğu bir sistemdir.
Sistemden sadece kira geliri elde edenler faydalanabilmektedir. Sistem sadece 2011 ve takip eden yıllarda elde edilen kira geliri beyannameleri için hazırlanmıştır.
Sisteme;
  • İnternet Vergi Dairesi şifresi kullanılarak, (Şifre yoksa, herhangi bir vergi dairesine kimlikle başvurularak ücretsiz olarak alınabilir.) veya
  • Kişiye özel hazırlanmış güvenlik soruları cevaplanarak
giriş yapılabilmektedir.
Kira geliri yönünden gelir vergisi mükellefiyeti bulunmayanlar da bu sistemden yararlanabilmektedir. Bu bakımdan, vergi dairesinde mükellefiyet kaydı bulunmadığında, internet vergi dairesinde hazırlanan kira beyannamesi elektronik ortamda onaylandığı anda, şahıs adına vergi dairesinde mükellefiyet tesisi ve vergi tahakkuku işlemleri otomatik olarak gerçekleştirilmektedir.
Onaylanan kira beyanına ilişkin ödemeler anlaşmalı bankalardan veya tüm vergi dairelerinden yapılabilir. Ayrıca internet bankacılığı kullanılarak da vergi borcu ödenebilir. Sistemi kullanma zorunluluğu bulunmamaktadır. Beyannameler vergi dairesine gidilerek elden veya internet ortamında (E-Beyanname Düzenleme Programı) da verilebilecektir.
12. 2012 Takvim Yılı Gelirlerine Uygulanacak Vergi Tarifesi
2012 Takvim yılı (G.V.K. madde:103) Gelir Vergisi Tarifesi
10.000 TL'ye kadar
  15%
25.000 TL'nin 10.000 TL'si için 1.500 TL, fazlası
  20%
58.000 TL'nin 25.000 TL'si için 4.500 TL (ücret gelirlerinde 88.000 TL'nin 25.000 TL'si için 4.500 TL), fazlası
  27%
58.000 TL'den fazlasının 58.000 TL'si için 13.410 TL (ücret gelirlerinde 88.000 TL'den fazlasının 88.000 TL'si için 21.510 TL), fazlası
  35%

13. Kira Gelirlerinin Beyanına İlişkin Örnekler
Sirkülerimizde açıklanan konulara ilişkin örnekler aşağıda bilgilerinize sunulmuştur. Söz konusu örnekler Gelir İdaresi Başkanlığınca hazırlanmış olunan ve sirküler ekinde yer alan “Kira Geliri Elde Edenler için Beyanname Düzenleme Rehberi”nden alınmıştır.
Örnek 1: Kerem UZUNYAYLA, 2012 yılında tamamı tevkif yoluyla vergilendirilmiş 18.000 TL işyeri kira geliri ve 20.000 TL mevduat faizi ile birlikte konut olarak kiraya verdiği dairesinden 2.700 TL kira geliri elde etmiştir.
İşyeri Kira Geliri (Brüt) 18.000 TL
Konut Kira Geliri 2.700 TL
Mevduat Faizi 20.000 TL
  • Tevkif yoluyla vergilendirilen 20.000 TL mevduat faizi geliri, tutarı ne olursa olsun beyan edilmeyecektir.
  • Konut kira gelirinden 3.000 TL’lik istisna düşülecek olup, kalan tutar beyan edilecektir. Örnekte, istisna haddinin altında konut kira geliri elde edildiğinden beyan edilmeyecektir.
  • Tamamı tevkif suretiyle vergilendirilmiş işyeri kira geliri olan 18.000 TL ise 25.000 TL’lik beyan sınırını aşmadığından yıllık beyanname ile beyan edilmeyecektir.
Örnek 2: Kemal YILDIZ, dairesini konut olarak kiraya vermesi sonucu 2012 yılında 15.000 TL kira geliri elde etmiştir.
Beyana tabi başka geliri olmayan mükellef, gerçek gider yöntemini seçmiş olup, bu konut ile ilgili gerçek giderleri toplamı 4.000 TL’dir. (Gerçek gider usulünü seçen mükellefler, vergiden istisna edilen kısma isabet eden giderleri hasılatlarından gider olarak indiremeyecekler, sadece vergiye tabi hasılata isabet eden giderleri indirebileceklerdir.
Bunun için toplam gider tutarının vergiye tabi hasılata isabet eden kısmının hesaplanması gerekir. Vergiye tabi hasılata isabet eden gider aşağıdaki formüle göre hesaplanacaktır.)
Vergiye Tabi Hasılat = Toplam Hasılat – Konut Kira Geliri İstisnası
= 15.000 – 3.000 = 12.000 TL
İndirilebilecek Gider = (Toplam Gider x Vergiye Tabi Hasılat) / Toplam Hasılat
= (4.000 x 12.000) / 15.000
= 3.200 TL
Mükellefin kira gelirine ilişkin gelir vergisi aşağıdaki gibi hesaplanacaktır.
Gayrisafi İrat Toplamı
15.000 TL
Vergiden İstisna Tutar
3.000 TL
Kalan (15.000 – 3000)
12.000 TL
İndirilebilecek Gerçek Gider Tutarı
3.200 TL
Vergiye Tabi Gelir (12.000 – 3.200)
8.800 TL
Hesaplanan Gelir Vergisi
1.320 TL
Damga Vergisi
39,65 TL
Örnek 3: Elif HAKTAŞ, 2012 yılında dairesini konut olarak kiraya vermesi sonucu 18.000 TL kira geliri elde etmiştir. Beyana tabi başka geliri bulunmayan mükellef, götürü gider yöntemini seçmiştir.

Mükellefin kira gelirine ilişkin gelir vergisi aşağıdaki gibi hesaplanacaktır.
Gayrisafi İrat Toplamı
18.000 TL
Vergiden İstisna Tutar
3.000 TL
Kalan (13.200 – 2.800)
15.000 TL
%25 Götürü Gider (15.000 x %25)
3.750 TL
Vergiye Tabi Gelir (15.000 – 3.750)
11.250 TL
Hesaplanan Gelir Vergisi
1.750 TL
Damga Vergisi
39,65 TL
Örnek 4: İsmail ERDOĞAN, 2012 yılında konut olarak kiraya verdiği dairesinden 18.000 TL ve işyeri olarak kiraya verdiği dairesinden ise 32.000 TL brüt kira geliri elde etmiştir. İşyeri için ödenen kira bedelleri üzerinden 6.400 TL tevkifat yapılmıştır.
Beyana tabi başka geliri bulunmayan mükellef, götürü gider yöntemini seçmiştir.
Konut kira gelirinin istisnayı aşan tutarı ile işyeri kira geliri toplamı olan (15.000+32.000=) 47.000 TL, 2012 yılı için beyan sınırı olan 25.000 TL’yi aştığı için, tevkifata tabi tutulmuş olan işyeri kira geliri de konut kira geliri ile birlikte beyan edilecektir.
Konut ve işyeri kira gelirinin birlikte elde edilip beyan edilmesi halinde, istisna sadece konut kira gelirine uygulanır.
Mükellefin kira gelirine ilişkin gelir vergisi aşağıdaki gibi hesaplanacaktır.
Konut Kira Geliri
18.000 TL
Vergiden İstisna Tutar
3.000 TL
Kalan
15.000 TL
İşyeri Kira Geliri
32.000 TL
Gayrisafi İrat Toplamı (15.000 + 32.000)
47.000 TL
%25 Götürü Gider (47.000 x %25)
11.750 TL
Vergiye Tabi Gelir (47.000 – 11.750)
35.250 TL
Hesaplanan Gelir Vergisi
7.267,50 TL
Kesinti Yoluyla Ödenen Vergiler
6.400 TL
Ödenecek Gelir Vergisi
867,50 TL
Damga Vergisi
39,65 TL

 
Örnek 5: Ahmet KARACAN, sahibi olduğu iki daireyi konut olarak kiraya vermesi sonucunda 2012 yılında toplam 48.000 TL kira geliri elde etmiştir. Mükellef, 12.04.2012 tarihinde Sağlık Bakanlığına bağlı bir hastaneye 5.000 TL ve 23.10.2012 tarihinde kamuya ait bir yetiştirme yurduna 8.000 TL nakit olarak bağışta bulunmuştur.
Beyana tabi başka geliri bulunmayan mükellef, götürü gider yöntemini seçmiştir.
Mükellefin kira gelirine ilişkin gelir vergisi aşağıdaki gibi hesaplanacaktır.
Gayrisafi İrat Toplamı
48.000 TL
Vergiden İstisna Tutar
3.000 TL
Kalan (48.000 – 3.000)
45.000 TL
%25 Götürü Gider (45.000 x %25)
11.250 TL
Safi İrat (45.000 – 11.250)
33.750 TL
Okul, Yurt ve Sağlık Tesisleri İçin Yap. Bağış ve Yardımlar*
13.000 TL
Vergiye Tabi Gelir (33.750 – 13.000)
20.750 TL
Hesaplanan Gelir Vergisi
3.650 TL
Damga Vergisi
39,65 TL
(*) Okul, yurt, sağlık tesisleri ve huzurevleri için genel ve özel bütçeli kamu idarelerine, il özel idarelerine, belediyelere ve köylere yapılan bağış ve yardımların tamamı indirim konusu yapılabilecektir. Bu nedenle örneğimizdeki, kamuya ait yetiştirme yurduna nakit olarak yapılan 8.000 TL ile Sağlık Bakanlığına bağlı bir hastaneye nakit olarak yapılan 5.000 TL ’nin tamamı indirim konusu yapılabilecektir.
14. Beyannamenin Verilme Zamanı ve Yeri
Mükelleflerin, 1 Ocak 2012 – 31 Aralık 2012 dönemine ait beyana tabi gayrimenkul sermaye iradı gelirleri için 2013 yılının MART ayının 1’inci gününden 25 inci günü akşamına kadar beyannamelerini vermeleri gerekmektedir.
Beyanname verme süresinin son gününün resmi tatil gününe rastlaması halinde, tatilden sonraki ilk iş gününün tatil saatine kadar beyanname verilebilir.
Beyanname; normal (adi) posta ile veya özel dağıtım şirketleri aracılığıyla gönderilirse, vergi dairesine ulaştığı tarihte, taahhütlü posta ile gönderilmiş ise zarfın üzerindeki postaya veriliş tarihinde verilmiş sayılır.
Takvim yılı içinde ülkeyi terk edenler, yurt dışına çıkma tarihinden önceki 15 gün içinde beyanname vermek zorundadırlar. Ölüm halinde ise beyanname ölüm tarihinden itibaren 4 ay içinde mirasçılar tarafından verilir.
Beyanname, mükellefin bağlı olduğu vergi dairesine verilecektir. Mükellefler normal olarak ikametgâhlarının bulunduğu yerin vergi dairesine bağlıdırlar.
Beyana tabi geliri sadece gayrimenkul sermaye iradından ibaret olan mükellefler, istemeleri halinde vergi dairesinden alacakları kullanıcı kodu, parola ve şifreyi kullanmak suretiyle yıllık gelir vergisi beyannamelerini elektronik ortamda doğrudan kendileri gönderebilecekleri gibi elektronik beyanname gönderme aracılık yetkisi almış meslek mensupları aracılığıyla da gönderebileceklerdir.