22 Kasım 2015 Pazar

Sınıf değiştirmede dikkat edilmesi gereken hususlar! 

GİRİŞ  

Defter tutma yönünden tacirler, birinci sınıf ve ikinci sınıf tacirler olarak iki sınıfa ayrılmıştır. İkinci sınıf tacirler, İşletme Hesabı Esasına göre, birinci sınıf tacirler ise Bilanço Esasına göre işlem görürler. Kanun koyucu, ticari yaşamın sürekli aynı düzeyde kalmayacağı düşüncesinden hareket ederek birinci ve ikinci sınıf tüccarların sınıf değiştirmelerini kabul etmiştir. VUK’un 179. maddesinde birinci sınıftan ikinci sınıfa, 180. madde ile de ikinci sınıftan birinci sınıfa hangi durum ve koşulların varlığı halinde geçilebileceğine ilişkin hükümler konulmuştur. Yani belirli koşulların gerçekleşmesi ile tüccarların bulundukları sınıfı değiştirerek diğer sınıfa ait usul ve esasta defter tutmalarına olanak sağlanmıştır. Sınıf değiştirmede esas ölçü iş hacmi ölçüsüdür.   Bilindiği gibi, tüzel kişiler statüleri gereği birinci sınıf tüccar olarak bilanço esasına göre defter tutmak zorundadırlar. Sınıf değiştirme işlemi, yalnızca gerçek kişilere ait olup; değişiklik, bunlara ait işletmelerin cirolarına bağlıdır. Yani, ticaret şirketlerinin iş hacmi ne olursa olsun, birinci sınıf tüccar sayılırlar. Bunların sınıf değiştirmeleri söz konusu değildir. Kurumlar vergisine tabi ticaret şirketleri ve kooperatifler dışındaki mükellefler, Maliye Bakanlığı’nın izni ile sınıf değiştirebilirler.   İkinci sınıf tacirler istedikleri takdirde bilanço esasına göre defter tutabilirler (VUK md. 181).  Vergi Usul Kanunu’nun 177. maddesinde, tutulacak defterlerle ilgili olarak birinci sınıfa dahil olmayı gerektiren hadler belirtilmiştir.   

I. SINIF DÜŞME (BİRİNCİ SINIFTAN   İKİNCİ SINIFA GEÇME) 

VUK’un 179. maddesinde yer alan düzenlemeye göre, 177. maddede yazılı ciro veya hasılat hadlerinin altında gerçekleşecek iş hacimleri dikkate alınmak suretiyle bilanço esasından işletme hesabı esasında defter tutmaya geçiş bir ya da üç yıl içerisinde olabilmektedir. Başka bir ifade ile sınıf değiştirme VUK’un 177. maddesindeki hadlerin ihlal yüzdelerine göre farklı hesap dönemlerinde mümkün olabilmektedir.   Azalış şeklinde meydana gelen değişiklik VUK’un 179. maddesinde belirtilen esaslara uymakta ise; bu tüccarlar, koşulların gerçekleştiği hesap dönemini takip eden hesap döneminin başından itibaren, ikinci sınıfa geçebilirler. Ancak, koşullar sağlanmış olsa bile, bu tüccarlar isterlerse ikinci sınıf tüccar olarak kalabilir ve bilanço esasına göre defter tutabilirler.   

Aşağıda belirtilen koşullardan birisinin gerçekleşmesi durumunda, izleyen hesap döneminden itibaren ikinci sınıfa geçmek mümkündür.   
1‐ Bir hesap dönemindeki iş hacmi hadleri VUK’un 177. maddesinde yer alan hadlerden % 20’yi aşan bir oranda düşük olursa veya 
2‐ Arka arkaya üç dönemin iş hacmi, VUK’un 177. maddesinde belirtilen hadlere göre % 20’ye kadar bir düşüklük gösterirse. Burada önemli olan husus, birbirini izleyen arka arkaya üç hesap döneminde düşüş ortaya çıkmasıdır. Bir başka önemli husus, iş hacmindeki düşüklüğün arka arkaya yani araya bir fasıla girmeden meydana gelmiş olmasıdır. Ayrıca bu düşüklük, mal alış miktarında olabileceği gibi, satış tutarında veya hasılatta da olabilir. Hatta bu düşüklük bir yıl mal alışında, bir yıl da mal satış tutarında olabilir. Bu, durumu değiştirmez. 

II. SINIF YÜKSELTME (İKİNCİ   SINIFTAN BİRİNCİ SINIFA GEÇME) 

İkinci sınıf olan tüccarların durumları, aşağıda belirtilen koşullara uyulduğu takdirde, bu kişiler koşulların gerçekleştiği hesap dönemini takip eden hesap döneminin başından itibaren birinci sınıfa geçerler. Sınıfların belirlenmesinde ilgili maddedeki koşulların tam olarak var olup olmadığının incelenmesi gerekmektedir. 
1‐ Bir hesap döneminin iş hacmi VUK’un 177. maddesinde yer alan hadlerden % 20’yi aşan bir oranda fazla olursa,   
2‐ Arka arkaya iki dönemin iş hacmi VUK’un 177. maddesinde yer alan hadlere göre % 20’ye kadar bir fazlalık gösterirse,   
Bu koşulların gerçekleşmesini takip eden hesap döneminden itibaren ikinci sınıf tüccarlar sınıf değiştirerek birinci sınıfa geçerler. Bunun sonucu olarak bu kişiler defter tutma yönünden birinci sınıf tüccarların tabi olduğu hükümlere tabi olurlar.   Bu durumda mükellefler, tüccar sınıflarının tayini ve 2016 yılında tutulacak defterler bakımından VUK’un sınıf değişikliğine ilişkin hükümlerinin uygulanmasında 2015 yılı iş hacimleriyle VUK’un 177. maddesinde yer alan ve VUK’un mükerrer 414. maddesinin konu ile ilgili hükümleri gereğince yeniden belirlenen hadleri kıyaslayacaklardır.   Tüccar sınıflarındaki değişiklikler, ikinci sınıftan birinci sınıfa geçerken zorunlu olarak göz önüne alınırken; bilanço esasından işletme hesabına geçişte aynı zorunluluk söz konusu olmayıp isteğe bağlıdır. İşletme hesabı esasından bilanço esasına geçenlerin yukarıdaki zorunluluğa uymamaları, tutulan defterin tutulmamış hükmünde sayılması sonucunu doğurur ve bunun sonucunda da re’sen cezalı tarh işlemleri kaçınılmaz olabilir. 

III. İHTİYARİ SINIF DEĞİŞTİRME 

İkinci sınıf tüccarlar, isterlerse birinci sınıf tüccar olarak bilanço esasında defter tutabilirler (VUK md. 181) . Bunun yanında yeni işe başlayan tüccarlar, alım satım ve hasılat tutarları, henüz belli olmadığından, ikinci sınıf tüccarlar gibi hareket ederek işletme hesabı esasına göre defter tutabilirler. 

IV. SINIF DEĞİŞTİRMEYE İLİŞKİN   ÖZELLİK TAŞIYAN BAZI DURUMLAR A. KARI VE KOCANIN AYRI TİCARİ   FAALİYETİ OLMASI DURUMU 

Karı, koca ve çocukların ayrı ayrı ticari faaliyet göstermeleri halinde, her biri için defter tutma yönünden kendi işletmelerinin iş hacmi esas alınır.   

B. BİRDEN FAZLA İŞ YERİ OLANLARDA   DEFTER TUTMA 

Birden fazla iş yeri bulunan kişilerin, her bir iş yeri için ayrı ayrı defter tasdik ettirmek suretiyle defter tutmaları mümkündür. Ancak bu işletmelerin, bilanço ve gelir tablolarını dönem sonunda konsolide etmeleri gerekir. Ayrı ayrı defter tutmak yerine merkezden tek bir defter tasdik ettirerek, bu defterde hesapların şubeler itibariyle izlenmesi de mümkündür. Tüccar sınıfının belirlenmesinde, birden fazla işletmesi olan mükellefler yönünden her işletmenin ayrı ayrı mı yoksa bütün işletmelerin toplam alım satım ölçülerinin mi esas alınacağı konusunda farklı görüş ve uygulamalar vardır. Danıştay tarafından da bu konuda verilmiş farklı kararları mevcuttur. Ancak Tekdüzen Muhasebe Sistemi uygulaması da dikkate alındığında, bilanço esasına göre defter tutan bir işlemenin aynı zamanda başka bir işletmesinde işletme defteri tutması mümkün olmaz. Kısaca, birden fazla ticari işletmesi olan mükellefler, defter tutma yönünden işletmelerin iş hacimleri toplamına göre hareket etmelidirler. 

C. İKİNCİ SINIFTAN BİRİNCİ SINIFA GEÇİŞLERDE   

BA BS FORM VERME   
Hadlerden dolayı bilanço esasına göre işlem gören tacirler, geçtiği aydan itibaren BA BS formlarını düzenlemek zorundadır. Aksi halde VUK’nun mükerrer 355 maddesi gereği Özel Usulsülsüzlük cezasıyla karşı karşıya kalacaklardır. 

D. YIL İÇİNDE İŞİ BIRAKIP YENİDEN İŞE   BAŞLAYANLARIN SINIFI 

Yeniden işe başlayan tacirler iş hacimlerine göre sınıflandırılıncaya kadar ikinci sınıf tüccar gibi işletme defteri tutabilirler. Mükellefin daha önce bilanço esasına göre defter tutuyor olması, daha sonra yine bilanço esasına göre defter tutmasını gerektirmez. 

E. İNŞAAT VE ONARMA İŞLERİNDE İŞ   HACMİ ÖLÇÜSÜ 

İnşaat işinin mükellefin kendi nam ve hesabına yapılması ile taahhüt şeklinde yapılması farklılık gösterir. Bu nedenle; 
‐ Kendi nam ve hesabına özel inşaat şeklinde inşaat yapıp daire veya dükkan şeklinde satanların tüccar sınıfının tayininde 177. maddenin 1. bendindeki hadlerin,                 
- Taahhüt işi yapan müteahhitlerin ise yaptıkları iş, hizmet niteliği taşıdığı için tüccar sınıfının belirlenmesinde 2. bentte belirtilen haddin dikkate alınması gerekir.   

F. ADİ ORTAKLIKLARIN DURUMU 

VUK’un 177/4. maddesinde, tüccar sınıfının tayininde, adi ortaklıklar yönünden adi ortaklığın iş  hacminin esas alınacağı açıkça belirtilmiştir. Ortaklardan bir veya bir kaçının bilanço esasına göre defter tutuyor olması, adi ortaklığın kanunda belirtilen hadleri aşmaması halinde bilanço esasına göre defter tutmasını gerektirmez. 

G. İADELERİN SATIŞ TUTARINA   EKLENMEYECEĞİ  

Mükelleflerin satışlarından iade edilen tutarlar yıllık iş hacminin hesabında dikkate alınmaz.   

H. KOLLEKTİF ŞİRKET ORTAKLARININ   DURUMU 

Kollektif şirket ortaklarıyla komandit şirketlerin komandite ortakları birinci sınıf tacir sayılır (GVK md. 37). Bu ortakların ortağı oldukları şirket dışında kendilerine ait ticari işletmeleri için de bilanço esasına göre defter tutmaları gerekmektedir.   

I. MAL SATIŞ VE HİZMET İFASININ BİRLİKTE   SUNULDUĞU İŞLETMELERDE SINIFIN TESPİTİ  

Hem alım satım hem de hizmet ifasının birlikte yapılması durumunda 177. maddenin 3. bendine göre hesaplama yapılmalıdır. Ancak, bu şekilde hesap yapabilmek için her iki faaliyete ait alım satım tutarlarının ayrı ayrı bilinmesi gerekir. Örneğin hem yedek parça alım satımı hem de nakliye işi yapan bir mükellefin iş hacminin hesabında 177. maddenin 3. bendine göre işlem yapılacaktır. Burada, nakliyecilik geliri ile yedek parça satış tutarı toplamı esas alınacaktır. Nakliyecilik hasılatının hesabında 2 numaralı bentteki hasılatın 5 katı alınır. Sınıf değiştirmek için sadece 177. maddedeki hadlerin aşılmış olması yeterli değildir. Ayrıca 179 ve 180. maddelerdeki artış ve azalış oranları da dikkate alınmalıdır. 

İ. BİLANÇO ESASINA GÖRE DEFTER TUTMASI   GEREKİRKEN İŞLETME HESABI ESASINA   GÖRE DEFTER TUTULMASI 

Bilanço esasına göre defter tutması gerektiği halde işletme hesabı esasına göre defter tutulması VUK’ un 30/3. maddesi uyarınca re’ sen takdir nedenidir. Ancak mükellef hakkında vergi ziyaına neden olacak bir husus tespit edilmemişse, sadece iki kat birinci derecede usulsüzlük cezası kesilmekle yetinilir. Bilanço esasına göre defter tutması gerektiği halde işletme defteri tutulması KDV’nin indirimine engel değildir. Ancak, Maliye Bakanlığı farklı görüştedir. Danıştay ise, KDV’nin indirim konusu edilebileceği görüşündedir. Mükelleflerin tutmaları gereken defterin sınıfı konusunda dikkatli olmaları gerekmektedir. 

J. İKİNCİ SINIF TACİRİN BİRİNCİ SINIFA   GEÇİŞTE AÇILIŞ BİLANÇOSUNUN   DÜZENLENMESİ  

İşletme hesabı esasına göre defter tutmakta iken hadlerin aşılması veya mükellefin kendi isteği ile bilanço esasına göre defter tutmak istendiğinde işletme hesabı özetindeki bilgiler ile işletmenin alacak, borç ve mevcutları dikkate alınarak bir açılış bilançosu düzenlenir. Açılış bilançosundaki bilgilerden mal hesabı ile önceki dönem kârı işletme hesabı özetinden, diğer bilgiler ise, işletmenin ticari ilişkilerinden envanter yapılarak çıkartılır. 

SONUÇ   

Vergi sisteminin önemli bir eksikliği, birinci sınıfa geçiş hadlerinin yüksek olmasıdır. Ülkemizde defter tutan mükelleflerin yaklaşık % 80‐90’ı işletme hesabı esasına göre defter tutmaktadır. Oysa işletme defteri borç ve alacakları izlemeye elverişli değildir. Banka kayıtlarını ve amortismana tabi iktisadi kıymetleri göstermemesi, işletme hesabı esasına göre defter tutan mükelleflerin denetlenmesini, incelenmesini ve izlenmesini zorlaştırmaktadır.

Bursa SMMM Odası

20 Kasım 2015 Cuma

DİPLOMATİK İSTİSNA

3065 sayılı Kanunun 15 inci maddesinin (1) numaralı fıkrası ile “karşılıklı olmak kaydıyla yabancı devletlerin Türkiye'deki diplomatik temsilciliklerine, konsolosluklarına ve bunların diplomatik haklara sahip mensuplarına yapılan teslim ve hizmetler ile uluslararası anlaşmalar gereğince vergi muafiyeti tanınan uluslararası kuruluşlara ve bunların mensuplarına yapılan teslim ve hizmetler” vergiden müstesna tutulmuştur.
Bu istisna uygulamasına ilişkin usul ve esaslar aşağıda belirlenmiştir.

1. DİPLOMATİK TEMSİLCİLİK VE KONSOLOSLUKLARA YAPILACAK TESLİM VE HİZMETLERDE İSTİSNA UYGULAMASI

3065 sayılı Kanunun 15 inci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendine göre, karşılıklı olmak kaydıyla, yabancı devletlerin Türkiye'deki diplomatik temsilciliklerine, konsolosluklarına yapılan teslim ve hizmetler vergiden müstesnadır.
Bu hüküm uyarınca diplomatik temsilcilikler ve konsolosluklara yönelik istisna uygulaması karşılıklılık ilkesi çerçevesinde yürütülmekte, istisna uygulanacak ülkeler ile istisna kapsamına giren mal ve hizmetler Maliye Bakanlığı ile Dışişleri Bakanlığı tarafından müştereken belirlenmektedir.
Temsilcilikler ve konsolosluklara, Dışişleri Bakanlığınca istisnadan faydalanacakları mal ve hizmetleri gösteren bir belge verilir. Karşılıklılık ilkesi çerçevesinde asgari harcama limitleri Dışişleri Bakanlığınca belirlenecek ve bu miktar istisna belgesinde belirtilir.
Bu belge diplomatik temsilcilik ve konsoloslukların resmi alımları için geçerlidir. Bu kapsamdaki mal ve hizmet alımlarında, söz konusu istisna belgesine dayanılarak KDV ödenmez. Satıcılar tarafından, kendilerine ibraz edilen istisna belgeleri incelenerek, satın alınmak istenilen mal ve hizmetlerin istisna kapsamına girip girmediği tespit edilir, kapsama giren mal ve hizmetlerin satışına ilişkin olarak düzenlenen faturada KDV hesaplamaz.
Diplomatik temsilcilik veya konsolosluk adına düzenlenmesi gereken faturada, temsilcilik adı ve adresi ile istisna belgesinin tarih ve numarasına yer verilir. Ayrıca, temsilcilik adına alım yapanın bilgilerine (adı-soyadı, adresi, kimlik kartı numarası) de faturada yer verilecektir. Belgenin fotokopisi ayrıca alıcıdan istenmez.
Söz konusu belgede temsilcilik adına alım yapmaya yetkili olduğu belirtilenler dışındakilere istisna kapsamında satış yapılmaz.
Akaryakıt alımlarında takrir yöntemi uygulandığından yukarıdaki açıklamalar akaryakıt teslimleri için geçerli değildir.

1.1. İstisnanın Beyanı

Diplomatik istisna kapsamındaki işlemler, işlemin tamamlandığı döneme ait KDV beyannamesinde yer alan "İstisnalar-Diğer İade Hakkı Doğuran İşlemler" kulakçığının, "Tam İstisna Kapsamına Giren İşlemler" tablosunda 312 kod numaralı “Diplomatik organ ve misyonlara yapılan teslim ve hizmetler” satırı aracılığıyla beyan edilir.
Bu satırın "Teslim ve Hizmet Tutarı" sütununa istisnaya konu işlem bedeli, "Yüklenilen KDV" sütununa bu işlemin bünyesine giren KDV tutarı yazılır.
İade talep etmek istemeyen mükellefler, "Yüklenilen KDV" sütununa ilişkin alana “0” girmelidir.

1.2. İstisnanın Tevsiki

İade talep edilsin edilmesin diplomatik istisna, diplomatik temsilcilik veya konsolosluklara düzenlenen satış faturaları ile tevsik edilir.
Faturaların fotokopilerinin ya da dökümlerini gösteren bir listenin ibrazı mümkündür. Bunlar istisnanın beyan edildiği dönem beyannamesinin verilme süresi içinde bir dilekçe ekinde bağlı olunan vergi dairesine verilir.

2. ULUSLARARASI KURULUŞLARA YAPILACAK TESLİM VE HİZMETLERDE İSTİSNA UYGULAMASI

2.1. Kapsam
3065 sayılı Kanunun 15 inci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendine göre, uluslararası anlaşmalar gereğince vergi muafiyeti tanınan uluslararası kuruluşlara yapılan teslim ve hizmetler vergiden müstesnadır.
İstisnadan, Türkiye Cumhuriyeti'nin taraf olduğu anlaşmalar gereğince vergi muafiyeti tanınan uluslararası kuruluşlar yararlanmaktadırlar. Kapsam esas itibariyle, vergi bağışıklığı veya ayrıcalığın tanındığı uluslararası anlaşmalardaki hükümlere göre belirlenir.
Söz konusu anlaşmalar kapsamında KDV istisnasından yararlanmak isteyen uluslararası kuruluşlarca, işlemi yapacak müesseseden, resmi ihtiyaçlarında kullanacakları mal ve hizmetlere KDV uygulanmaması bir yazı ile talep edilir. Bu başvuruda, ilgili uluslararası anlaşmaya atıfta bulunmak suretiyle kuruluşlarının vergi muafiyetinden yararlandığı kaydedilir, ayrıca resmi ihtiyaçları için talep ettikleri mal ve hizmetler açıkça belirtilir. Bu kapsamdaki kuruluşlara, Dışişleri Bakanlığınca, resmi ihtiyaçlarında kullanacakları mal ve hizmetlerin KDV’den istisna olarak temin edilmesini sağlamak amacıyla istisna belgesi verilmiş olması halinde, satıcıya bu belge ibraz edilir.
Söz konusu yazıya istinaden mal teslim eden veya hizmet yapan işletmeler, faturalarında ayrıca KDV göstermez.
Uluslararası kuruluş tarafından gönderilen yazı 213 sayılı Kanunun muhafaza ve ibraz hükümleri çerçevesinde saklanır ve bir inceleme talebinde ibraz edilir.

2.2. Kuzey Atlantik Antlaşması Teşkilatı Müşterek Enfrastrüktür Programları Gereğince Türkiye'de Yapılacak İnşa ve Tesis İşlemlerine İlişkin İstisna Uygulaması

20/12/1985 tarihli ve 85/10191 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında , Kuzey Atlantik Antlaşması Teşkilatı Müşterek Enfrastrüktür Programları gereğince Türkiye'de yapılacak tesislerin; etüt, proje ve inşasına ilişkin olarak Kuzey Atlantik Antlaşması Teşkilatına veya onun namına yetkili makamlara yapılan teslim ve hizmetlerin KDV’den müstesna olduğu hükme bağlanmıştır.
Uluslararası anlaşma hükümleriyle kendilerine istisna veya muafiyet tanınan kuruluşların, ilgili uluslararası anlaşmaya atıfta bulunarak satın alacakları mal ve hizmetlere KDV uygulanmamasını bir yazı ile talep etmeleri ve bu yazıya istinaden mal teslim eden veya hizmet yapan kuruluşların faturalarında KDV’yi ayrıca göstermemeleri gerekmektedir.
Buna göre, Kuzey Atlantik Teşkilatı Müşterek Enfrastrüktür Programı gereğince Türkiye'de yapılacak tesislerin etüt, proje ve inşasına ilişkin olarak Kuzey Atlantik Teşkilatı veya onun namına 26/7/1971 tarihli ve 7/2864 sayılı Kararnamede belirtilen yetkili makamlara, satıcılar veya müteahhitler tarafından yapılan mal teslimi ve hizmet ifalarında, bu makamlar tarafından resmi ihtiyaçlarında kullanılacağı yazılı olarak belirtilen mal ve hizmetler için düzenlenecek fatura ve benzeri vesikalarda KDV gösterilmez.
3065 sayılı Kanunun (15/1-b) maddesi hükmü kapsamında yapılan bu teslim ve hizmetlere ilişkin olarak satıcılar veya müteahhitler tarafından yüklenilen vergiler, aynı Kanunun 32 nci maddesi hükmüne göre vergiye tabi faaliyetleri üzerinden hesaplanan KDV’den indirilir, indirimin mümkün olmaması halinde ise mükellefin talebi üzerine Tebliğin “III- KDV İADE USUL VE ESASLARI” bölümünde yer alan esaslar çerçevesinde iade edilir.

2.3. Türkiye ile Amerika Birleşik Devletleri Arasında Vergi Muafiyetleri Anlaşması Gereğince, Ortak Savunma Amacıyla Amerika Birleşik Devletleri Tarafından veya Onun Namına Yapılacak Mal ve Hizmet Alımlarında İstisna Uygulaması

30/6/1954 tarihli ve 6426 sayılı Kanunla onaylanan 23/6/1954 tarihli Türkiye ile Amerika Birleşik Devletleri Arasında Vergi Muafiyetleri Anlaşmasının 8 inci maddesi ile ekinin 16 ncı maddesinde; Türkiye Cumhuriyeti ile Amerika Birleşik Devletleri Hükümetlerinin, Anlaşmada belirtilen ve Anlaşmanın amacına uygun düşen Türk vergi, resim ve harçları ile daha sonra ihdas edilecek benzer mahiyetteki vergi, resim ve harçların, ortak savunma harcamalarına yansıtılmaması için münasip bir muafiyet sağlanması hususunda usul belirlemeleri öngörülmüş, bu hükümlere dayanılarak 22/4/1992 tarihli ve 92/2958 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile anlaşma kapsamına KDV de dahil edilmiştir.
Buna göre, ortak savunma amacıyla Amerika Birleşik Devletlerine veya onun namına hareket eden yetkili makamlara satıcılar veya müteahhitler tarafından yapılan mal teslimi ve hizmet ifalarında, sözü edilen anlaşma kapsamındaki ihtiyaçlarda kullanılacağı yetkili makamlar tarafından yazılı olarak belirtilen mal ve hizmetler için düzenlenecek fatura ve benzeri vesikalarda KDV gösterilmez.
A.B.D. veya onun namına hareket eden yetkili makamlarca ortak savunma amacıyla kullanılmak üzere satın alınacak mal ve hizmetlerin satıcılarına verilmek üzere, Tebliğ ekinde örneği yer alan (Ek 9) belge kullanılır.
Öte yandan, Türkiye ile Amerika Birleşik Devletleri Arasında Vergi Muafiyetleri Anlaşması'nın 2 nci maddesinde, A.B.D. tarafından veya onun namına yapılan ortak masraflara vergi sirayet ettirilmemesi öngörüldüğünden; 3065 sayılı Kanunun (15/1-b) ve 32 nci maddeleri gereğince bu kapsamda yapılan teslim ve hizmetlere ilişkin olarak satıcılar veya müteahhitler tarafından yüklenilen vergiler, vergiye tabi faaliyetler üzerinden hesaplanan KDV’den indirilir, indirimin mümkün olmaması halinde ise Tebliğin “III- KDV İADE USUL VE ESASLARI” bölümünde yer alan esaslar çerçevesinde mükelleflere iade edilir.

2.4. İstisnanın Beyanı

Bu istisna kapsamında KDV hesaplanmayan işlemler, işlemin tamamlandığı döneme ait KDV beyannamesinde yer alan "İstisnalar-Diğer İade Hakkı Doğuran İşlemler" kulakçığının, "Tam İstisna Kapsamına Giren İşlemler" tablosunda 313 kod numaralı “Uluslararası kuruluşlara yapılan teslim ve hizmetler” satırı aracılığıyla beyan edilir.
Bu satırın "Teslim ve Hizmet Tutarı" sütununa istisnaya konu işlem bedeli, "Yüklenilen KDV" sütununa bu işlemle ilgili alım ve giderlere ait belgelerde gösterilen toplam KDV tutarı yazılır.
İade talep etmek istemeyen mükellefler, "Yüklenilen KDV" sütununa ilişkin alana “0” girmelidir.

2.5. İstisnanın Tevsiki

İade talep edilsin edilmesin diplomatik istisna, uluslararası kuruluşlar (veya bunlar adına alım yapmaya yetkili olan mensupları adına düzenlenen satış faturaları ile uluslararası kuruluşun istisna talep yazısının örneği ile tevsik edilir.
Satış faturalarının fotokopilerinin ya da dökümlerini gösteren bir listenin ibrazı mümkündür. Bunlar istisnanın beyan edildiği dönem beyannamesinin verilme süresi içinde bir dilekçe ekinde bağlı olunan vergi dairesine verilir.
Tebliğin (II/D/2.3.) bölümü uygulamasında, ABD'nin Türkiye'deki yetkili birimleri (Askeri Birimler/KDV Formunu İmzalamakla Yetkili Kılınan Yüklenici Kurumlar) tarafından imzalanan/düzenlenen, ABD veya onun namına hareket eden yetkili makamlarca (istisnadan yararlanacak askeri birimler ile özel firma veya kuruluşlarca) satın alınacak mal ve hizmetlerin satıcılarına verilen belgenin onaylı örneği tevsik için ibraz edilir.

3. ULUSLARARASI KURULUŞ MENSUPLARI İLE YABANCI DEVLETLERİN DİPLOMATİK TEMSİLCİLİK VE KONSOLOSLUK MENSUPLARINA YAPILAN TESLİM VE HİZMETLERDE İSTİSNA

3065 sayılı Kanunun;
- 15/1-a maddesiyle, karşılıklı olmak kaydıyla, yabancı devletlerin Türkiye’deki diplomatik temsilciliklerinin ve konsolosluklarının diplomatik haklara sahip mensuplarına yapılan teslim ve hizmetler,
- 15/1-b maddesiyle, uluslararası anlaşmalar gereğince vergi muafiyeti tanınan uluslararası kuruluşların mensuplarına yapılan teslim ve hizmetler de
KDV’den istisna edilmiştir.

3.l. Kapsam

İstisna kapsamına;
- Karşılıklı olmak kaydıyla yabancı devletlerin Türkiye'deki diplomatik temsilcilik ve konsoloslukların vergi muafiyetine sahip diplomatik misyon şefleri, diplomasi memurları, konsolosluklarda görevli misyon şefleri, meslekten konsolosluk memurlarına,
- Karşılıklı olmak kaydıyla servis pasaportu hamili olan ve Dışişleri Bakanlığınca II. sınıf kimlik kartı verilen teknik ve idari personel ile
- Türkiye Cumhuriyeti'nin taraf olduğu uluslararası anlaşmalar gereğince vergi muafiyeti tanınan uluslararası kuruluşların mensuplarına
yapılan ve bedeli KDV dahil en az 50 TL olan (elektrik, su ve telekomünikasyon harcamalarında 50 TL şartı aranmaz)  teslim ve hizmetler girmektedir.
Dışişleri Bakanlığı, karşılıklılık ilkesini gözeterek, her ülke itibariyle geçerli olacak yıllık kişisel harcamaların üst sınırı ile Türkiye Cumhuriyeti misyon mensuplarına kişisel mal ve hizmet alımlarında 50 TL’den yüksek alt limit uygulayan ülke temsilcilik mensupları için alt sınırı tespit ederek ve bu miktarı ilgili temsilciliğe bildirir.
Dışişleri Bakanlığınca, bu tespit uluslararası kuruluşların vergi muafiyetine haiz mensupları için de yapılır. Kapsam esas itibariyle, vergi bağışıklığı veya ayrıcalığın tanındığı uluslararası anlaşmalardaki hükümlere göre belirlenir.
Dışişleri Bakanlığı tarafından bu bilgiler ülke/uluslararası kuruluş ve kişi bazında Gelir İdaresi Başkanlığına da iletilecektir. Bu bilgilerde herhangi bir değişiklik olması halinde bu değişiklikler, Dışişleri Bakanlığı tarafından, uygulamanın aksamasına neden olmayacak bir sürede Gelir İdaresi Başkanlığına bildirilir.
            Diplomatik statüyü haiz mensuplar kapsamına diplomatların eş ve çocukları da dahil olduğundan, bu kişiler de istisnadan yararlanabilir.

3.2. İstisna Uygulaması

3.2.1. İstisna, verginin önce uygulanıp sonra iade edilmesi şeklinde yürütülecek olup, Türkiye’deki diplomatik misyonlar ve konsolosluklar ile uluslararası kuruluşların vergi muafiyetine sahip mensupları, KDV’ye tabi her türlü mal ve hizmeti KDV ödeyerek satın alır.
Bu çerçevede, diplomatik misyonlar ve konsolosluklar ile uluslararası kuruluşların vergi muafiyetine sahip mensuplarına satış yapan KDV mükellefleri, düzenledikleri fatura ve benzeri belgelerde (fatura düzenleme sınırının altında kalsa bile bu kapsamdaki satışları için fatura düzenlenmesi gerekmektedir) yabancı misyona tabi kişinin adı-soyadını, Dışişleri Bakanlığınca düzenlenen yabancı misyon personel kimlik kartının numarasını veya yabancılara mahsus kimlik numarasını yazmalıdır. Bu bilgilerin yer almadığı fatura ve benzeri belgeler iade talebine konu edilemez. Ancak elektrik, su ve telekomünikasyon harcamalarına ait belgelerde yabancı misyon personel kimlik kartının numarası veya yabancılara mahsus kimlik numarası aranılmaz.
Bu fatura ve benzeri belgelerde teslim ve hizmet bedeline ait hesaplanan ve usulü dairesinde gösterilen KDV alıcıdan tahsil edilir.
Söz konusu verginin iadesi, bu Tebliğin (III/C/3) bölümünde belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde yerine getirilecektir.
3.2.2. Diplomatik misyonlar ve konsolosluklar ile uluslararası kuruluşların resmi alımlarında KDV istisna uygulaması için Tebliğin (II/D/1.) ve (II/D/2) bölümlerindeki düzenlemeler geçerli olduğundan, söz konusu misyonların resmi mal ve hizmet alımlarında istisnadan yararlanmaları amacıyla Dışişleri Bakanlığınca düzenlenen “KDV ve Özel İletişim Vergisi Diplomatik İstisna Belgesi” ile işlem tesis edilir.
Ayrıca, mensupların akaryakıt, doğalgaz, motorlu taşıt ve taşınmaz alımlarında takrir yöntemi uygulanır.
12/3/1986 tarih ve 19045 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
21/5/1992 tarih ve 21234 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.