25 Aralık 2012 Salı

Elektronik defter (1)

Maliye Bakanlığı’nın yayımlamış olduğu; “Elektronik defter genel tebliği”ne çarşamba günü ele almış bugün de kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Söz konusu tebliğ incelendiğinde, şimdilik, tüm mükellefleri kapsamadığı görülecektir.
Bu nedenle bugünkü yazımızda konu başlıkları ile bunlar içinden bazı bölümleri aktarmakla yetineceğiz.
Tebliğin devam eden bölümlerinde; “3.2. Yazılımların Uyumluluk Onayı, 3.3. Elektronik Defter Oluşturma, 4. Elektronik Defterlerin Muhafazası ve İbrazı, 5. Elektronik Defter İzninin İptali, 6.Sorumluluk ve Cezai Müeyyideler, 7. Diğer Hususlar, 8. Yürürlükten kaldırılan tebliğ ve yürürlük” başlıkları bulunmaktadır. Biz bunlardan elektronik defter oluşturma bölümünü sizlerle paylaşacağız.

Elektronik defter oluşturma:

3.3.1. Bu Tebliğ kapsamında kendilerine izin verilenler, www.edefter.gov.tr internet adresinde duyurulan format ve standartlara uygun olarak ve aylık dönemler itibarıyla elektronik defterlerini oluşturmaya ve saklamaya başlayacaklardır. Defterlerini elektronik defter biçiminde tutmaya başlayanlar, söz konusu defterlerini kâğıt ortamında tutamazlar.
3.3.2. Elektronik defter tutma sürecinde hesap döneminin ilk ayının beratının alınması açılış onayı, son ayının beratının alınması ise kapanış onayı yerine geçer.
3.3.3. Uygulamadan yararlananlar, aylık dönemler itibarıyla oluşturdukları elektronik defterler için, aşağıda yer alan adımları izleyerek berat almak ve bunları istenildiğinde ibraz etmek üzere muhafaza etmek zorundadırlar.
a) Gerçek kişiler elektronik defterlerini, ilgili olduğu ayı takip eden ayın son gününe kadar (Aralık ayına ilişkin defterler gelir vergisi beyannamesinin verilme süresinin sonuna kadar) kendilerine ait güvenli elektronik imza ile imzalar.
b) Tüzel kişiler elektronik defterlerini, ilgili olduğu ayı takip eden ayın son gününe kadar (Hesap döneminin son ayına ait defterler kurumlar vergisi beyannamesinin verilme süresi sonuna kadar) kendilerine ait mali mühür ile onaylar.
c) İmzalı veya mühürlü defterler için berat dosyaları oluşturulur ve bu dosyalar Elektronik Defter Uygulaması aracılığı ile Başkanlığın onayına sunulur.
ç) Başkanlık mali mührünü de içeren beratlar elektronik defter tutanlar tarafından indirilerek istenildiğinde ibraz edilmek üzere ilgili olduğu elektronik defterler ile birlikte muhafaza edilir.
3.3.4. Aylık dönem, sadece onaya sunulan ayın defter kayıtlarını ifade etmekte olup, önceki aylara ait kayıtları içermez. Ancak, hesap dönemi veya takvim yılı içinde, defterlerini elektronik ortamda oluşturmaya başlayanlar, izleyen ilk ayda oluşturacakları elektronik defterlerde, ilgili hesap döneminin başından içinde bulundukları döneme kadar gerçekleştirilen tüm kayıtlara yer vereceklerdir. Ayrıca elektronik defter tutmaya başladıkları tarih itibarıyla eski defterlerine kapanış tasdiki yaptıracaklardır.
3.3.5. Yukarıda sayılan adımların neticesinde oluşturulan elektronik defterler, Başkanlık tarafından onaylanan beratları ile birlikte V.U.K. ve T.T.K kapsamında geçerli kanuni defter olarak kabul edilecektir.
3.3.6. Başkanlık tarafından gerçekleştirilen berat verme işlemi, ilgili defterlerde yer alan kayıtların içerik ve gerçeğe uygunluk denetimi anlamına gelmemekte ve herhangi bir vergi incelemesini veya diğer incelemeleri ifade etmemektedir.
3.3.7. Herhangi bir kesinti veya sistem arızası nedeni ile beratların Başkanlık tarafından onaylanması işleminin gerçekleştirilememesi durumunda söz konusu beratlar, güvenli elektronik imza (gerçek kişiler için) veya mali mühür (tüzel kişiler için) ile zaman damgalı olarak imzalanacak veya onaylanacaktır. Bu kapsamda kullanılacak olan zaman damgaları TÜBİTAK-UEKAE’den temin edilecektir. Beratların, Başkanlığa sunumunu engelleyen kesinti veya arıza durumunun ortadan kalkmasını takiben ilgili beratların tekrar Başkanlık onayına sunulması işlemi gerçekleştirilecektir.
Engin MALAY
Yenigün Gazetesi

E-defter ve e-fatura uygulaması

Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 257’nci maddesinin birinci fıkrasının birinci bendi uyarınca Maliye Bakanlığı ‘mükellef ve meslek grupları itibariyle muhasebe usul ve esaslarını tespit etmeye, bu kanuna göre tutulmakta olan defter ve belgeler ile bunlara ilaveten tutulmasını veya düzenlenmesini uygun gördüğü defter ve belgelerin mahiyet, şekil ve ihtiva etmesi zorunlu belgeleri belirlemeye, bunlarda değişiklik yapmaya;
bedeli karşılığında basıp dağıtmaya veya dağıttırmaya, bunların kayıtlarını tutturmaya, bu defter ve belgelere tasdik, muhafaza ve ibraz zorunluluğu getirmeye veya kaldırmaya, bu kanuna göre tutulacak defter ve düzenlenecek belgelerin tutulması ve düzenlemesi zorunluluğunu kaldırmaya’ yetkili kılınmıştır.
Diğer yandan aynı kanun maddesinin birinci maddesinin birinci fıkrasının üçüncü bendi gereği olarak Maliye Bakanlığı tutulması ve düzenlenmesi zorunlu defter, kağıt ve belgelerin mikro film, mikro fiş veya elektronik bilgi ve kayıt araçlarıyla yapılması veya bu kayıt ortamlarında saklanması hususunda izin vermeye veya zorunluluk getirmeye, bu şekilde tutulacak defter ve kayıtların kopyalarının Maliye Bakanlığı’nda veya muhafaza etmekle görevlendirileceği kurumlarda saklanması zorunluluğu getirmeye, bu konuda uygulama usul ve esaslarını belirlemeye yetkilidir.
Yukarıdaki düzenlemelere paralel olarak Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 242’nci maddesinin ikinci fıkrası ile Maliye Bakanlığı elektronik defter, kayıt ve belgelerin oluşturulması, kaydedilmesi, iletilmesi, muhafazası ve ibrazı ile defter ve belgelerin elektronik ortamda tutulması ve düzenlenmesi uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye, elektronik ortamda tutulmasına ve düzenlenmesine izin verilen defter ve belgelerde yer alması gereken bilgileri internet de dahil olmak üzere her türlü elektronik bilgi iletişim araç ve ortamında Maliye Bakanlığı’na ve Maliye Bakanlığı’nın gözetim ve denetimine tabi olup, kuruluşu, faaliyetleri, çalışma ve denetim esasları Bakanlar Kurulunca çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenecek olan özel hukuk tüzel kişiliğine haiz bir şirkete aktarma zorunluluğu getirmeye, bilgi aktarımında uyulacak format ve standartlar ile uygulamaya ilişkin usul ve esasları tespit etmeye, aynı kanun kapsamına giren işlemlerde elektronik imza kullanım konusunda da yetkilendirilmiştir.
Bu bağlamda ayrıca Vergi Usul Kanunu ve diğer vergi kanunlarında defter, kayıt ve belgelere ilişkin olarak yer alan hükümlerin elektronik defter, kayıt ve belgeler için de geçerli olduğu Maliye Bakanlığı’nın elektronik defter, belge ve kayıtlar için diğer defter, belge ve kayıtlara ilişkin usul ve esaslardan farklı usul ve esaslar belirlemeye yetkili olduğu hususu hükme bağlanmıştır.
Maliye Bakanlığı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 242 ve 257’nci maddeleriyle kendisine verilen yetkiyi kullanarak yayımlamış bulunduğu 421 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu genel tebliğ ‘Elektronik Defter ve Elektronik Fatura Zorunluluğu’ ile ilgili yeni yükümlülükler getirmiş bulunmaktadır. (14 Aralık 2012 gün ve 28497 sayılı Resmi Gazete)
Tebliği ile yapılan düzenleme uyarınca;
** Petrol Piyasası Kanunu kapsamında madeni yağ lisansına sahip olanlar ile bunlardan 2011 takvim yılında mal alan mükelleflerden 31 Aralık 2011 tarihi itibariyle asgari 25 milyon satış hasılatına sahip olanlar ile,
** Özel Tüketim Vergisi Kanunu’na ekli (III) sayılı listedeki (kolalı, alkollü içecekler ile tütün ve tütün mamulleri) malları imal, inşa veya ithal edenler ile bunlardan 2011 takvim yılında mal alan mükelleflerden 31 Aralık 2011 tarihi itibariyle asgari 10 milyon TL brüt satış hasılatına sahip olanlar.
Aşağıda belirtilen ilkeler çerçevesinde elektronik defter tutmak ve elektronik fatura kullanma zorunluluğu kapsamına alınmıştır.
Ancak tebliğ ile yapılan düzenleme gereği elektronik defter ve elektronik fatura kullanma zorunluluğuna tabi olan mükelleflerden mal alan ‘Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’na ekli cetvellerde yer alan idare, kurum ve kuruluşlar ile iktisadi kamu kuruluşlarının elektronik fatura uygulamasından yararlanma ve elektronik defter tutma zorunluluğu bulunmaktadır.
Diğer yandan Vergi Usul Kanunu’nu uygulaması kapsamında yayımlanan konuya ilişkin 397 ve 421 sıra numaralı genel tebliğler kapsamında elektronik fatura uygulamasından yararlanan mükelleflerin birbirleriyle yapacakları mal teslimi veya hizmet ifaları için elektronik fatura kullanılması zorunludur.
Elektronik fatura uygulamasından yararlanan kayıtlı kullanıcıların güncel listesi ‘www.efatura.gov.tr’ internet sitesinden yayımlanacak.
Elektronik fatura uygulamasından yararlanan mükellefler fatura düzenlemeden önce muhatabın ‘www.efatura.gov.tr’ internet adresinde yer alan kayıtlı kullanıcı listesine kayıtlı olup olmadığını kontrol edecek. Kayıtlı kullanıcı listede varsa elektronik fatura, kayıtlı kullanıcı değilse kağıt fatura düzenlenecek.
‘Elektronik fatura uygulamasına kayıtlı olan mükelleflerin birbirlerinden aldıkları mallar sağladıkları hizmetler için 1 Eylül 2013 tarihinden itibaren elektronik fatura göndermeleri ve almaları zorunludur.’
 
Veysi SEVİĞ
İ.T.O Gazetesi

20 Aralık 2012 Perşembe

Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile Maliye Bakanlığınca 19 Aralık 2012 ve 28502 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan TİCARİ DEFTERLERE İLİŞKİN TEBLİĞ’in; 5. maddesine göre limited Şirketlere Müdürler kurulu karar defterinin tutulması zorunlu değil
Tutulacak defterler
MADDE 5 – (1) Gerçek veya tüzel kişi olup olmadığına bakılmaksızın her tacir yevmiye defteri, envanterdefteri ve defteri kebiri tutmakla yükümlüdür.
(2) Şahıs şirketleri birinci fıkrada sayılan defterlere ek olarak genel kurul toplantı ve müzakere defterini de tutarlar.
(3) Birinci fıkrada sayılan defterlere ilave olarak anonim ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketler pay defteri, yönetim kurulu karar defteri ile genel kurul toplantı ve müzakere defteri, limited şirketler ise pay defteri ve genel kurul toplantı ve müzakere defteri tutmak zorundadır. 11 inci maddenin dördüncü fıkrası hükmü saklıdır.
(4) Özel hukuk hükümlerine göre idare edilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan ve tüzel kişiliği bulunmayan ticari işletmeler ile kamu yararına çalışan dernekler ve gelirinin yarıdan fazlasını kamu görevi niteliğindeki işlere harcayan vakıflar tarafından kurulan ticari işletmeler ve bunlara benzeyen ve tüzel kişiliği bulunmayan diğer ticari teşekküller birinci fıkrada sayılan defterleri tutmakla yükümlüdürler.
……
GEÇİCİ MADDE 3 – (1) Mevcut durumda kullanılmakta olan, pay defteri ile genel kurul toplantı ve müzakere defteri yeterli yaprakları bulunmak kaydıyla ve bu Tebliğde belirtilen bilgilerden eksik olanların yazılmasısuretiyle açılış onayı yapılmaksızın kullanılmaya devam edilebilir.
(2) Limited şirketlerde halen kullanılmakta olan ortaklar kurulu karar defterleri de yeterli yaprakları bulunmak kaydıyla, genel kurul toplantı ve müzakere defteri olarak kullanılmaya devam olunabilir.
GEÇİCİ MADDE 4 – (1) 2013 yılına dair defterlerin 1/1/2013 tarihine kadar yapılacak açılış onaylarında noterlerce ticaret sicil tasdiknamesi aranmaz.
Yürürlük
MADDE 24 – (1) Bu Tebliğ hükümleri yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 25 – (1) Bu Tebliğ hükümlerini Gümrük ve Ticaret Bakanı ile Maliye Bakanı yürütür.
04.02.2010 tarihinde yayımlanmış olan 396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde mükelleflerin 2010 yılı ve müteakip yılların aylık dönemlerine ilişkin mal ve/veya hizmet alışları ile mal ve/veya hizmet satışlarına uygulanacak had ve usuller yeniden belirlenmiş olup, bir kişi veya kurumdan katma değer vergisi hariç 5.000 TL ve üzerindeki mal ve/veya hizmet alışlarının, “Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)” ile; bir kişi veya kuruma katma değer vergisi hariç 5.000 TL ve üzerindeki mal ve/veya hizmet satışlarının ise “Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs) ile bildirileceği, mükelleflerin söz konusu bildirim formlarını mal ve/veya hizmet alış/satışlarının aylık dönemler itibariyle bildirmesi gerektiği, mal ve/veya hizmet alış/satışlarının ildirilecekleri aylık dönemlerin, bunlara ilişkin belgelerin düzenlenme tarihi dikkate alınarak belirleneceği açıklanmıştır.
Bu açıklamalar çerçevesinde; işlem yapılan firmalardan ilgili şirkete geç gelen faturaların Ba Formunda bildirilmesinde, belge düzenlenme tarihinin dikkate alınması gerekmektedir. Bir başka deyişle Şubat 2013 tarihinde gelen ancak Ocak 2013 tarihli bir fatura Ocak Ba bildirim formuna dahil edilmesi gerekmektedir.
II- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:
Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;
- 1/1 inci maddesinde, Türkiye’de yapılan ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyetleri çerçevesindeki teslim ve hizmetlerin KDV’ye tabi olduğu,
- 10 uncu maddesinde, vergiyi doğuran olayın, mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde, malın teslimi veya hizmetin yapılması ile; malın tesliminden veya hizmetin yapılmasından önce fatura veya benzeri belgeler verilmesi hallerinde, bu belgelerde gösterilen miktarla sınırlı olmak üzere fatura veya benzeri belgelerin düzenlenmesi ile meydana geldiği,
- 29 uncu maddesinde, mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV den bu kanunda aksine hüküm olmadıkça faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura veya benzeri vesikalarda gösterilen KDV yi indirebilecekleri; indirim hakkının ise, vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılı aşılmamak şartıyla ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde kullanılacağı,
- 34/1 inci maddesinde ise, yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait KDV nin, alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinden ayrıca gösterilmek ve bu vesikalar kanunî defterlere kaydedilmek şartıyla indirilebileceği,
hükümleri yer almaktadır.
Buna göre, Ba- Bs formlarında işlem yapılan firmalardan geç gelen faturalara ait KDV nin takvim yılı aşılmamak şartıyla kanuni defterlere kaydedildiği dönemde genel hükümlere göre indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır. 


UFRS’DE DEĞİŞİKLİK OLDU
Türk sermaye piyasalarında ‘Uluslararası Finansal Raporlama Standartları’ (UFRS) baz alınıyor. Böylece özellikle yabancı yatırımcılar bizim şirketlerimizin bilançolarına baktıklarında uluslararası normlara bire bir uygunluk esas alındığı için herhangi bir problemle karşılaşmıyorlar. UFRS’de yapılan en ufak bir değişiklik bu standartları baz alan ülkelerin hepsinde aynı anda uygulamaya geçiyor.
URFS’de geçtiğimiz günlerde önemli bir değişiklik oldu.

VERİLERİ YANSITAMAYACAKLAR
Eskiden holdingler azınlıkta oldukları iştiraklerini bilançolarına zaten yansıtamıyordu. Ancak yönetimde eşit hisseye sahip oldukları iştiraklerinin bilanço kalemlerini konsolide ederek kendi bilançolarına yansıtıyorlardı. Yeni düzenlemeye göre holdingler iştiraklerinin yönetiminde eşit hisseye sahip olsalar bile artık bu iştiraklerinin bilanço verilerini kolaylıkla yansıtamayacak. Çünkü yeni düzenlemede ‘yönetimde eşit hisseye sahip olsalar bile sadece bir ortağın bu verileri konsolide etmesi’ talep ediliyor.

1 Ocak 2013’ten itibaren holdingler konsolide edemedikleri iştiraklerinin gelirlerini ve bilanço kalemlerini sadece bir yıl içindeki özkaynak değişikliği kadar tek kalemde gelir tablosuna yansıtacak. Bu yeni düzenleme 01.01.2013 tarihinden itibaren uygulamaya geçecek. Yeni düzenlemenin holdinglerin değerine bir etkisi olmayacak. Bu durumda hisse senedi fiyatlarında da bir değişim olması beklenmiyor. Ancak olayın psikolojik tarafı var. Holdinglerin özellikle eşit yönetimde olan iştiraklerinin gelirlerini cirolarına yansıtamaması cirolarının düşmesine neden olacak. Özellikle ciroya göre yapılan uluslar arası değerlendirmelerde ve sıralamalarda bazı holdinglerin yerinde ciddi oynama olacak. Bunun bazı holdinglerde psikolojik etkilerinin olacağını söyleyebiliriz.

Bilanço mesaisi başladı
UFRS’de holdinglerin hangi kriterlere göre hangi iştiraklerinin verilerini eski ya da yeni düzene göre baz alacağı ayrıntılı olarak belirtilmiş durumda. Holdingler hangi standarda göre iştiraklerini değerlendirip bilançoya yansıtacaklar şu günlerde inceliyor. Bu yüzden bugünden bir hesap yapıp hangi holdingin bilançosunda ne tür bir oynama olacağını belirtmek güç. Ancak çok rahatlıkla söyleyebiliriz ki bazı holdinglerin cirolarında ciddi erimelerle karşılaşabiliriz Hazırlıklı olun.

2013'te tutulacak ticari defterler belli oldu

'Ticari Defterlere İlişkin Tebliğ' dünkü (19 Aralık 2012 tarihli) Resmi Gazete'de yayımlandı.
Tebliğ'de Yeni Türk Ticaret Kanunu (YTTK) ile tutulması zorunlu hale getirilen 'ortaklar pay defteri' ve 'genel kurul toplantı ve müzakere defteri' ile tartışmalı 'müdürler kurulu karar defteri'ne de açıklık getirildi.
Gerçek kişi tacirler, yani bilanço usulüne göre defter tutanlar, eskiden olduğu gibi yevmiye defteri, defteri kebir ve envanter defteri tutmaya devam edecekler.
ŞİRKETLER

Şahıs Şirketleri (Kolektif ve komandit şirketler); yevmiye defteri, defteri kebir, envanter defteri ile genel kurul toplantı ve müzakere defteri,
Anonim Şirketler ile Sermayesi Paylara Bölünmüş Komandit Şirketler; yevmiye defteri, defteri kebir, envanter defteri, pay defteri, yönetim kurulu karar defteri ile genel kurul toplantı ve müzakere defteri,
Limited Şirketler; yevmiye defteri, defteri kebir, envanter defteri, pay defteri ile genel kurul toplantı ve müzakere defteri, tutmak zorundalar.
TARTIŞMALI DEFTER

18 Aralık tarihli yazımızdaki 'Limited şirketlerde anonim şirket yönetim kurulu karar defteri gibi müdürler kurulu karar defteri tutmak zorunda mı?' sorusu Tebliğde, yine yazımızda önerdiğimiz gibi yanıt bulmuş.  
Limited şirketlerde müdür veya müdürler kurulunun şirket yönetimi ile ilgili olarak aldığı kararlar genel kurul toplantı ve müzakere defterine kaydedilebileceği gibi ayrı bir 'müdürler kurulu karar defteri' de tutulabilecek. Müdürler kurulu karar defterinin tutulması halinde açılış ve kapanış onayları dahil olmak üzere yönetim kurulu karar defterine ilişkin hükümler uygulanacak.
AÇILIŞ ONAYI

Fiziki ortamda tutulan yevmiye defteri, defteri kebir, envanter defteri, pay defteri, yönetim kurulu karar defteri ile genel kurul toplantı ve müzakere defterinin açılış onaylarının, kullanılacağı faaliyet döneminin ilk ayından önceki ayın sonuna kadar, yani 31 Aralık tarihine kadar yaptırılması gerekiyor.
Yevmiye defteri, defteri kebir, envanter defteri ile yönetim kurulu karar defterinin açılış onaylarının her hesap dönemi için yapılması zorunlu. Ancak pay defteri ile genel kurul toplantı ve müzakere defteri yeterli yaprakları bulunmak kaydıyla izleyen faaliyet dönemlerinde de açılış onayları yaptırılmaksızın kullanılmaya devam edilebilecek.
ONAY YENİLEME

Genel olarak, yönetim kurulu karar defteri, yevmiye defteri, envanter defteri ve defteri kebir yeterli yaprakları bulunması halinde yeni hesap döneminin ilk ayı içerisinde onay yenilemek suretiyle kullanılmaya devam edilebilecek.
Ancak kapanış onayına tabi olan yevmiye ve yönetim kurulu karar defterlerinde son kaydın altına yazılacak 'Görülmüştür' ibaresinin yanında onay yenileme kısmında Tebliğin 17. maddesinde belirtilen bilgilerin yer alması zorunlu.
Kapanış onayına tabi olmayan defteri kebir ve envanter defterinde onay yenileme son kaydın yer aldığı sayfadan sonraki sayfaya yapılacak ve yine Tebliğin 17. maddesinde belirtilen bilgilere yer verilecek.
KAPANIŞ ONAYI

Yevmiye defteri ile yönetim kurulu karar defterinin, izleyen hesap döneminin üçüncü ayının sonuna kadar notere ibraz edilip, son kaydın altına noterce 'Görülmüştür' ibaresi yazılarak mühür ve imza ile onaylanması zorunlu.
AKLINIZDA BULUNSUN
2013'te de kullanılabilecek mevcut defterler
TİCARİ Defterlere İlişkin Tebliğin geçici 3. maddesine göre; mevcut durumda kullanılmakta olan, pay defteri ile genel kurul toplantı ve müzakere defteri yeterli yaprakları bulunmak kaydıyla ve Tebliğde belirtilen bilgilerden eksik olanların yazılması suretiyle açılış onayı yapılmaksızın kullanılmaya devam edilebilecek, Limited şirketlerde halen kullanılmakta olan ortaklar kurulu karar defterleri de yeterli yaprakları bulunmak kaydıyla, genel kurul toplantı ve müzakere defteri olarak kullanılmaya devam olunabilecek.
Ayrıca, 2013 yılına dair defterlerin 1.1.2013 tarihine kadar yapılacak açılış onaylarında noterlerce ticaret sicil tasdiknamesi aranmayacak.
İkinci sınıf tüccarlar, düzenleme yapılıncaya kadar işletme hesabı esasına göre defter tutmaya devam edecek.

18 Aralık 2012 Salı

DÖNEM SONU KAYITLARI - 2

Değersiz alacaklar

VUK 322. md. göre “ kazai bir hükme veya kanaat getirici bir vesikaya göre artık tahsiline imkan kalmayan alacaklar değersiz alacaktır. Değersiz alacaklar,  bu mahiyete girdikleri tarihte tasarruf değerlerini kaybederler ve kayıtlı değerleri ile zarara geçirilerek yok edilirler’’.
Kanunun uygulamasında alacağın değersiz sayılması için kazai hükümle kasdedilen mahkeme kararıdır. Kanaat verici vesika ise, mahkeme tarafından verilmiş borçlu hakkındaki gaiplik kararı, icra takibatına  ait dosyanın işlemden kaldırıldığını gösteren icra memurluğu yazısı, borçlunun ölümü ve mirasçılarının bulunmadığını kanıtlayan resmi soruşturma belgesi, Ticaret Mahkemesi tarafından  borçlu hakkında verilmiş bulunan iflas kararı gibi belgelerdir.
Değersiz hale gelen alacaklar, değersiz hale geldikleri yıl kayıtlı değerleri ile zarara geçirilerek yok edilirler. Borçlu ile konkordato anlaşması yapılmış ise konkordato dışı kalan alacak kısmı değersiz alacak addolunur. Avans niteliğindeki bir alacağın değersiz alacak  haline gelmesi  nedeni ile karşılık yolu ile gider yazılması mümkün değildir.

Şüpheli alacaklar

VUK 323. md. göre ticari veya zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartı ile ;     dava veya icra safhasında bulunan alacaklar;  yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen , borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar  şüpheli alacak sayılır.
Şüpheli hale gelen alacaklar için değerleme gününde tasarruf değerine göre pasifte karşılık ayrılabilir. Teminatlı alacaklarda karşılık, alacağın teminatsız kısmı için  ayrılır.
Şüpheli hale gelen alacaklar için dönem sonu kayıtları aşağıdaki gibi olacaktır.
 
Alacak şüpheli hale gelmişse;
 ____________ 31.12.2012 _________________
    128 Şüpheli Alacaklar  hs  XX
 
             120 Alıcılar  hs     XX
 ______________  /  _____________________
 
Alacak için karşılık ayrılması
______________ 13.12.2012________________
 
      654  Karşılık Giderleri hs  XX
                      129 Şüpheli Al.Kar. hs  XX
 _________________  /  ___________________
 
Alacak-borç senetleri reeskontu
 
Reeskont işlemi
 Alacak ve borçlar VUK281 ve 285. md. göre  mukayyet, yani deftere kayıtlı değerleriyle değerlenirler. Aynı Kanunun 264. md. göre tasarruf değeri, bir iktisadi kıymetin değerleme gününde sahibi için arz ettiği gerçek değeridir.
Teminata veya tahsile verilen senetler: Teminata veya tahsile verilen senetler de anılan şartları taşımak kaydıyla reeskont işlemine tabi tutulabilirler.
 Şüpheli alacaklarda reeskont: Şüpheli alacaklar genel olarak vadesi geçmiş olan alacaklardır. Vadesi geçmemiş olsa dahi şüphelilik halinin kesinleşmesi ile birlikte sent muaccel hale geleceğinden bu tür senetler için dönem sonunda reeskont hesaplanmaz. Şartları taşıması halinde şüpheli alacak karşılığı ayrılır.
 Avans niteliğindeki alacak senetlerinde reeskont: Dönem ticari kazancının tespitinde dikkate alınmayan (hasılat yazılmayan) senetlere dönem sonu itibariyle reeskont hesaplanmayacaktır. Hatır senedi de bu kapsamdadır.
Senetsiz alacaklarda reeskont: Senede bağlanmamış alacaklar için mali kanunlar açısından reeskont hesaplanmayacaktır. Bu tür alacaklar için hesaplanan reeskont giderleri KKEG olarak değerlendirilmelidir.
 Vade içermeyen senetler: Vade içermeyen senetler reeskonta tabi tutulmayacaktır.
 Katma Değer Vergisi alacakları: KDV, tahsil eden işletme için bir hasılat veya gelir unsuru değildir. İşletmenin fonksiyonu burada vergi tahsiline aracılıktır. Bu nedenle işletmelerin müşterilerinden olan senede bağlı KDV alacağı için reeskont hesaplanmayacaktır.
 
Dönem sonu stok sayım farkları
 
İşletmeler dönem sonlarında stoklarının fiili envanterini ve kaydi envanterini tespit eder.  Farklılık bulunması halinde kaydi envanter fiili envanter seviyesine getirilmelidir. Değerlemede fiili envanter sonuçları dikkate alınmalıdır. Değerleme sonucu ortaya çıkan stok sayım noksanlıları ve fazlalıkları doğrudan gelir gider hesaplarına yansıtılmak yerine sebebi bulunana kadar 197 ve 397 no.lu hesaplarda takip edilmelidir.
 
Sebebi bulunamayan sayım fazlası
_______________31.12.2012 _______________
153 Ticari Mallar hs xx
            397 Sayım Fazlası hs xx
_______________31.12.2012 _______________
397 Sayım Fazlası hs xx
            679 Olağan Dışı Gelir ve Karlar hs xx
_______________ / _______________
 
Sebebi bulunamayan sayım noksanı
 
_______________31.12.2012 _______________
197 Sayım Noksanı hs xx
            153 Ticari Mallar hs xx
_______________ 31.12.2012 _______________
 
689 Olağan Dışı Giderler hs xx
689 KDV’si xx
            197 Sayım Noksanı hs xx
            391 Hesaplanan KDV hs xx
_______________ / _______________
 
Sebebi bulunamayan stok sayım noksanına ilişkin KDV’nin ve noksan tutarının KV. matrahının tespitinde Kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınacağı unutulmamalıdır.http://www.facebook.com/pages/Tuncer-Taşbaş-SMMM/481816698536061
YENİ T.T.K. GÖRE LİMİTED ŞİRKETLERİN TASFİYESİ, ORTAKLARIN ŞİRKETTEN ÇIKMASI VE ÇIKARILMASI

01.07.2012 Tarihinde yürürlüğe girecek yeni Türk Ticaret Kanunu ile limited şirketlerin ortaklarının şirketten çıkmaları veya çıkarılmaları ile ilgili önemli düzenlemeler yapılmıştır.

Halen yürürlükte bulunan eski yasa hükümlerine göre limited şirket ortaklığı, ortaklıktan çıkma veya çıkarılma konusunda adeta boşanmanın yasaklandığı bir "Katolik nikahı" gibi idi.


Yeni yasa ile limited şirket ortaklarının şirketten çıkmaları veya çıkarılmaları hususunda piyasaların beklediği doğrultuda, şirket tüzel kişiliğini bozmadan ve şirket faaliyetlerini etkilemeden ortaklıktan çıkabilme ve çıkarılabilme imkanları veren düzenlemeler yer almıştır.


Bu yazımızda, limited şirketlerin sona ermesi ve şirket ortaklarının şirketten çıkma ve çıkarılmaları ile ilgili olarak yeni Türk Ticaret Yasasında yer alan hususlara değinmeye çalışacağız.


LİMİTED ŞİRKETLERİN SONA ERME SEBEPLERİ


•1) Limited şirket aşağıda yer alan hallerden birinin gerçekleşmesiyle sona erer;

•a) Şirket sözleşmesinde öngörülmüş bulunan sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmiş olmasıyla,

•b) Şirket genel kurul kararıyla,
•c) Şirketle ilgili iflasın açılmış olmasıyla,
•d) Yasada öngörülen diğer sona erme hallerinden biriyle,

•2) Uzun süreden beri şirketin, kanunen gerekli organlarından biri mevcut değilse veya genel kurul toplanamıyorsa, ortaklardan veya şirket alacaklılarından birinin şirketin feshini istemesi üzerine şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi, müdürleri de dinleyerek şirketin durumunun kanuna uygun hale getirilmesi için bir süre belirler. Belirlenen bu süre içinde durum düzeltilmezse, mahkemece şirketin feshine karar verilir.


•3) Haklı sebeplerin varlığı halinde, her ortak mahkemeden şirketin feshini isteyebilir. Mahkeme, ortağın, şirketin feshini istemesi ile ilgili talebine; şirketin feshini isteyen davacı ortağın payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir.


•4) Şirketin feshi ile ilgili fesih davası açıldığında mahkeme taraflardan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alabilir.


LİMİTED ŞİRKETLERİN SONA ERMESİNİN SONUÇLARI


SONA ERMENİN TESCİL VE İLANI

Limited şirketin sona ermesi, iflastan ve mahkeme kararından başka bir sebepten ileri gelmişse, şirket müdürü, şayet müdürler birden fazla ise en az iki müdür tarafından ticaret siciline tescil ve ilan ettirilir.

SONA ERMENİN SONUÇLARI


Sona eren şirket, kanundaki istisnaları saklı kalmak kaydıyla tasfiye haline girer.


Tasfiye halindeki şirket, pay sahipleri ile olan ilişkileri de dahil, tasfiye sonuna kadar tüzel kişiliğini korur ve ticaret unvanını "tasfiye halinde" ibaresi eklenmiş olarak kullanır. Bu halde, şirket organlarının yetkileri tasfiye amacıyla sınırlıdır.


ŞİRKETİN İFLASI HALİNDE TASFİYE


İflas halinde tasfiye, iflas idaresi tarafından İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre yapılır. Şirket organları temsil yetkilerini, ancak şirketin iflas dairesi tarafından temsil edilmediği hususlar için korurlar.


ŞİRKET ORGANLARININ DURUMU


Limited şirket tasfiye haline girince, organların görev ve yetkileri, tasfiyenin yapılabilmesi için zorunlu olan, ancak nitelikleri gereği tasfiye memurlarınca yapılamayan işlemlere özgülenir.


Tasfiye işlerinin gereklerinden olan hususlar hakkında karar vermek üzere genel kurul tasfiye memurları tarafından toplantıya çağrılır.


TASFİYE- TASFİYE MEMURLARININ ATANMASI


Şirket sözleşmesi veya genel kurul kararı ile ayrıca tasfiye memuru atanmadığı takdirde, tasfiye, yönetim kurulu tarafından yapılır.


Tasfiye memurları, şirket ortaklarından veya üçüncü kişilerden olabilir. Tasfiye ile görevlendirilenler esas sözleşmede veya atama kararında aksi öngörülmemişse olağan ücrete hak kazanırlar.


Şirket müdürleri, tasfiye memurlarını ticaret siciline tescil ve ilan ettirir. Tasfiye işlerinin şirket müdürlerince yapılması halinde de bu hüküm uygulanır.


Şirketin feshine mahkemenin karar verdiği hallerde tasfiye memuru mahkemece atanır.


Temsile yetkili tasfiye memurlarından en az birinin Türk vatandaşı olması ve yerleşim yerinin Türkiye'de bulunması şarttır.


TASFİYE MEMURLARININ GÖREVDEN ALINMASI


Şirket sözleşmesi veya genel kurul kararıyla atanmış olan tasfiye memurları ve bu görevi yerine getiren şirket müdürleri, şirket genel kurulu tarafından her zaman görevden alınabilirler. Genel kurul görevden aldığı tasfiye memurlarının (tasfiye görevini yerine getiren şirket müdürleri dahil) yerine her zaman yenilerini atayabilir.


Şirket ortaklarından birinin istemiyle veya haklı sebeplerin varlığında, mahkeme de tasfiyeye memur edilen kişileri görevden alabilir ve yerlerine yenilerini atayabilir. Bu yolla atanan tasfiye memurları, mahkemenin atama kararına dayanılarak tescil ve ilan olunurlar.


Şirketi temsile yetkili tasfiye memurlarından hiçbiri Türk vatandaşı değilse ve hiç birinin Türkiye'de yerleşim yeri bulunmuyorsa, mahkeme şirket ortaklarından veya alacaklılardan birinin veya Sanayi ve Ticaret Bakanlığının istemiyle, söz konusu şartlara uygun birini tasfiye memuru olarak atar.


TASFİYE MEMURLARININ ŞİRKET AKTİFLERİNİ SATMA YETKİSİ


Şirket genel kurulu tarafından aksi kararlaştırılmamışsa, tasfiye memurları şirketin aktiflerini pazarlık yoluyla da satabilirler.


Şirketin önemli miktardaki aktiflerinin toptan satılabilmesi için genel kurulun kararı gereklidir. Genel kurulun bu kararı; sermayenin en az yüzde yetmiş beşini oluşturan payların sahiplerinin veya temsilcilerinin olumlu oylarıyla almış olması gereklidir. Şayet, bu kararın alınacağı birinci toplantıda yeterli nisap temin edilememişse, ayni nisabın ikinci toplantıda da aranmış olması şarttır.


TASFİYE MEMURLARININ YETKİLERİNİN SINIRLANDIRILMASI VE GENİŞLETİLMESİ


Tasfiye memurlarına yasa ile tanınmış olan yetkiler devredilemez. Ancak, belirli uygulama işlemlerinin yapılabilmesi için, tasfiye memurlarından biri diğerine veya üçüncü bir kişiye temsil yetkisi verilebilir.


Tasfiye memurlarının üçüncü kişilerle tasfiye amacı dışında yaptığı işlemler şirketi bağlar.


Tasfiye memurları birden fazla ise, aksi genel kurul kararında veya şirket sözleşmesinde öngörülmemişse, şirketin bağlanabilmesi için imzaya yetkili iki tasfiye memurunun şirket unvanı altında imza atması gereklidir. Tasfiye halindeki şirketi tasfiye ile ilgili konularda ve mahkemelerde ve dış ilişkilerde tasfiye memurları temsil eder.


Tasfiye memurlarının görevlerini yerine getirirken işledikleri haksız fiillerden şirket de sorumludur.


TASFİYE İŞLERİ


1. İLK ENVANTER VE BİLANÇO


Tasfiye memurları görevlerine başlar başlamaz, şirketin tasfiyenin başlangıcındaki durumunu incelerler; gerekirse şirket mallarına değer biçmek için uzmanlara başvurarak, şirketin malvarlığına ilişkin durumu ile finansal durumunu gösteren bir envanter ile bilanço düzenler ve genel kurulun onayına sunarlar.


Envanter ve bilançonun onaylanmasından sonra, tasfiye memurları şirketin envanterde yazılı bütün malları ile defter ve belgelerine el koyarlar.


2. ŞİRKET ALACAKLILARININN ÇAĞRILMASI VE KORUNMASI


Şirketten alacaklı oldukları şirket defterlerinden veya diğer belgelerden anlaşılan ve yerleşim yerleri bilinen kişiler taahhütlü mektupla, diğer alacaklılar Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ve şirketin internet sitesinde ve aynı zamanda esas sözleşmede öngörüldüğü şekilde, birer hafta arayla yapılacak üç ilanla şirketin sona ermiş bulunduğu konusunda bilgilendirilirler ve alacaklarını tasfiye memurlarına bildirmeye çağrılırlar.


Şirketten alacaklı oldukları bilinenler, bildirimde bulunmazlarsa alacaklarının tutarı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca belirlenecek bir bankaya depo edilir.


Şirketin, henüz muaccel olmamış veya hakkında uyuşmazlık bulunan borçlarını karşılayacak tutarda para notere depo edilir.


Şirket alacaklılarının çağrılması ve korunması ile ilgili olarak yukarıda yer alan hükümlere aykırı hareket eden tasfiye memurları, kusurlarının bulunmadığını ispatlamadıkça, haksız olarak ödedikleri paralardan dolayı, hem şirkete hem pay sahiplerine ve hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar.


3.DİĞER TASFİYE İŞLERİ


Tasfiye memurları;

•a) Şirketin süregelen işlemlerini tamamlamak, gereğinde pay bedellerinin henüz ödenmemiş olan kısımlarını tahsil etmek, aktifleri paraya çevirmek ve şirket borçlarının, ilk tasfiye bilançosundan ve alacaklılara yapılan çağrı sonucunda anlaşılan duruma göre, şirket varlığından fazla olmadığı saptanmışsa, bu borçları ödemekle yükümlüdürler.

•b) Tasfiyenin gerektirmediği yeni bir işlem yapamazlar,
•c) Şirket borçları şirket varlığından fazla olduğu takdirde durumu derhal şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesine bildirirler, mahkeme iflasın açılmasına karar verir.
•d) Tasfiyenin uzun sürmesi halinde, her yıl sonu için tasfiyeye ilişkin finansal tabloları ve tasfiye sonunda da kesin bilançoyu düzenleyerek şirket genel kuruluna sunarlar.
•e) Şirketin bütün mal ve haklarının korunması için düzenli ve görevinin bilincinde bir yönetici gibi gereken önlemleri alır ve tasfiyeyi mümkün olan en kısa sürede bitirirler.
•f) Tasfiye işlemlerinin düzenli yürütülmesi ve güvenliği için gereken defterleri tutarlar.
•g) Tasfiye sırasında elde edilen paralardan şirketin süregelen harcamaları için gerekli olan para dışında kalan paraları, bir bankaya şirket adına yatırırlar.
•h) Vadesi gelmemiş borçları, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca kısa vadeli kredilere uygulanan oran üzerinden iskonto ederek derhal öderler. Alacaklılar bu ödemeyi kabul etmek zorundadırlar. Kanun gereği iskonto edilmesi mümkün olmayan (vergi, sosyal güvenlik ödemeleri v.s.) alacaklar bu hükümden istisnadır.
•i) Pay sahiplerine tasfiye işlerinin durumu hakkında bilgi ve istedikleri takdirde bo konuda imzalı belge verirler.

TASFİYE SONUCUNUN DAĞITILMASI


Tasfiye halinde bulunan şirketin borçları ödendikten ve pay bedelleri geri verildikten sonra kalan şirket varlığı, şirket esas sözleşmesinde aksi kararlaştırılmamışsa şirket ortakları arasında, ödedikleri sermayeler oranında dağıtılır.


Şirket alacaklılarına alacaklarını almaları ile ilgili olarak üçüncü kez yapılacak çağrı tarihinden bir yıl geçmedikçe, şirket kalan malvarlığı dağıtılamaz. Alacaklılar için bir tehlike mevcut olmadığı takdirde mahkeme son çağrı tarihinden itibaren bir yıllık süre geçmeden de şirket malvarlığının dağıtımına izin verebilir.


Şirket esas sözleşmesinde veya genel kurul kararında aksine hüküm bulunmadıkça tasfiye kalanı para olarak dağıtılır.


ŞİRKET DEFTERLERİNİN SAKLANMASI


Tasfiyenin sonunda defterler ve tasfiyeye ilişkin olanlar da dahil olmak üzere tüm belgeler, yasada usul ve esasları belirlenen zamanaşımı süresinin sonuna kadar saklanmak zorundadır.


ŞİRKET UNVANININ TİCARET SİCİLİNDEN SİLİNMESİ


Tasfiyenin sona ermesi üzerine şirkete ait ticaret unvanının sicilden silinmesi tasfiye memurları tarafından sicil müdürlüğünden istenir. İstem üzerine silinme tescil ve ilan edilir.


UYGULANACAK DİĞER HÜKÜMLER


Pay sahipleri ile tasfiye memuru veya memurları arasındaki uyuşmazlıkların çözümü basit yargılama usulüne tabidir.


Mahkeme, gerekli görürse ilgili pay sahiplerini dinleyerek, kararını otuz gün içinde verir.


Tasfiyeye ilişkin genel kurul kararının, şirket esas sözleşmesinde, aksine daha ağır bir nisap öngörülmemişse, sermayenin en az dörtte birini karşılayan payların sahiplerinin veya temsilcilerinin varlığıyla toplanan ve toplantı süresince bu nisabın korunduğu şirket genel kurul toplantısında hazır bulunan oyların çoğunluğu ile alınması gereklidir.

EK TASFİYE

Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, şirket müdürleri, şirket ortakları veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler.


Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye işlemlerinin tamamlanması için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemleri yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir.


TASFİYE SÜRECİNDEN DÖNÜLMESİ


Şirket sürenin dolmasıyla veya genel kurul kararıyla sona ermiş ise, pay sahipleri arasında şirket malvarlığının dağıtımına başlanmış olmadıkça, genel kurul şirketin devam etmesini kararlaştırabilir.


Devam kararının sermayenin en az yüzde altmışının oyu ile alınması gerekir. Esas sözleşme ile bu nisap ağırlaştırılabilir ve başkaca önlemler öngörülebilir. Tasfiyeden dönülmesine ilişkin genel kurul kararını tasfiye memurları tescil ve ilan ettirir.


Şirket iflasın açılmasıyla sona ermiş olmasına rağmen iflas kaldırılmışsa ve iflas, konkordatonun uygulanmasıyla sona ermişse şirket devam eder.


Tasfiye memuru iflasın kaldırıldığına ilişkin kararı tescil ettirir. Tescil istemine, pay bedellerinin ve tasfiye paylarının pay sahipleri arasında dağıtılmasına başlanmadığına ilişkin belge de eklenir.


GENEL OLARAK ŞİRKETTEN ÇIKMA VE ÇIKARILMA


Limited şirket sözleşmesi ile, ortaklara şirketten çıkma hakkı tanınabilir. Şirketten çıkma hakkının kullanılması belirli şartlara bağlanabilir.


Her şirket ortağı, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir. Mahkeme şirketten çıkma istemi üzerine, dava süresince, ortaklıktan çıkma isteminde bulunan davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilir.


ÇIKMAYA KATILMA


Ortaklardan biri şirket sözleşmesindeki hükme dayanarak çıkmak istediği veya haklı sebeplerden dolayı çıkma davası açtığı takdirde, şirketin müdür veya müdürleri gecikmeksizin şirketin diğer ortaklarını bundan haberdar ederler.


Çıkma isteğinde bulunan ortaklar dışındaki şirket ortaklarından her biri, mahkemeye başvurulduğuna dair haberin kendisine ulaştığı tarihten itibaren bir ay içinde;


•a) Şirket sözleşmesinde öngörülen haklı sebep kendisi yönünden de geçerliyse, kendisinin de çıkmaya katılacağını şirket müdürlerine bildirmek,

•b) Açacağı bir dava ile haklı sebepler dolayısıyla çıkma davasına katılmak,

Hakkına sahiptirler.


Şirketten çıkan tüm ortaklar, esas sermaye payları ile orantılı olarak, eşit işleme tabi tutulurlar.


Şirket sözleşmesindeki hüküm sebebiyle veya haklı bir sebebin varlığı dolayısıyla bir ortağın şirketten çıkarılması halinde bu hüküm uygulanmaz.


ŞİRKETTEN ÇIKARMA


Şirket sözleşmesinde, bir ortağın şirket genel kurul kararı ile şirketten çıkarılabileceği sebepler öngörülebilir.


Şirket genel kurulunun çıkarma kararına karşı ortak, kararın noter aracılığıyla kendisine bildirilmesinden itibaren üç ay içinde, çıkarma kararının iptali için dava açabilir.


Şirketin istemi üzerine ortağın mahkeme kararıyla haklı sebeplere dayanılarak şirketten çıkarılması hali istisnadır.


AYRILMA AKÇESİ


İSTEM VE TUTAR


Şirketten ayrılan ortak, esas sermaye payının gerçek değerine uyan ayrılma akçesini isteme hakkını haizdir.


Şirket sözleşmesinde öngörülen ayrılma hakkı dolayısıyla, şirket sözleşmesinde ayrılma akçesi ile ilgili olarak farklı düzenlemeler yapılabilir.


ÖDEME


Şirketten ayrılan ortağın ayrılma akçesi;



•a) Şirket kullanılabilir bir öz kaynak üzerinde tasarruf ediyorsa,

•b) Şirketten ayrılan kişinin esas sermaye payı devredilebiliyorsa,
•c) Esas sermaye, ilgili hükümlere göre azaltılmışsa,

Ortağın şirketten ayrılmasıyla muaccel hale gelir.


Kullanılabilecek öz kaynak tutarı bir işlem denetçisi raporu ile belirlenir. Bu tutar ayrılma akçesinin ödenmesine yetmiyorsa, işlem denetçisi esas sermayeden ne tutarda indirim yapılması gerektiğini de gösterir.


Ayrılan ortağın ayrılma akçesinin ödenmeyen kısmı, şirkete karşı bütün alacaklılardan sonra gelen bir alacak oluşturur. Bu husus yıllık raporda kullanılabilir öz kaynak tutarının tespiti ile muaccel hale gelir.


ORTAKLAR GENEL KURUL KARARI


Bir ortağın haklı sebepler dolayısıyla şirketten çıkarılması için mahkemeye başvurulması ve bir ortağın şirket sözleşmesinde öngörülen sebepten dolayı şirketten çıkarılması ile ilgili olarak ortaklar genel kurulu, temsil edilen oyların en az üçte ikisinin ve oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun bir arada bulunmasıyla şartıyla karar alabilir. (Yasanın madde 621/1 bendi gereğince)

17 Aralık 2012 Pazartesi

ENGELLİLERİN VERGİ AVANTAJI

Aslında yazının başlığı engellilerin vergi avantajları ama, bugün özellikle engellilerin gelir vergisi ile ilgili avantajlarından bahsetmek istiyoruz.

Gelir Vergisi Kanunu'nun 31'inci maddesine göre, "Çalışma gücünün asgari %80'ini kaybetmiş bulunan hizmet erbabı birinci derece sakat, asgarî %60'ını kaybetmiş bulunan hizmet erbabı ikinci derece sakat, asgarî %40'ını kaybetmiş bulunan hizmet erbabı ise üçüncü derece sakat sayılır ve aşağıda sakatlık dereceleri itibariyle belirlenen aylık tutarlar, hizmet erbabının ücretinden indirilir."

278 Seri No'lu GVGT'ne göre hizmet erbabının 01.01.2012 tarihinden itibaren uygulanmak üzere sakatlık dereceleri itibariyle ücretlerinden indirilecek olan tutarlar aşağıdaki gibidir:
- Birinci derece sakatlar için 770 TL,
- İkinci derece sakatlar için 380 TL,
- Üçüncü derece sakatlar için 180 TL.
Aslında engelli çalışanlara yukarıdaki gibi 770 TL, 380 TL veya 180 TL gibi ilave bir ödeme yapılmamaktadır. Sadece yukarıda belirtilen kadar tutar vergi dışı bırakılmakta, yani özür durumuna göre 770 TL, 380 TL veya 180 TL kadar gelirden vergi alınmamaktadır. Bu tutarın net ücretle anlaşılsa dahi çalışana yansıtılması gerekmektedir.

Diğer taraftan GVK'nın 89'uncu maddesinin 3'üncü bendi hükmüne göre, "Serbest meslek faaliyetinde bulunan veya basit usulde vergilendirilen özürlülerin beyan edilen gelirlerine, 3l'inci maddede yer alan esaslara göre hesaplanan yıllık indirim uygulanır. Bu indirimden, bakmakla yükümlü olduğu özürlü kişi bulunan serbest meslek erbabı ile hizmet erbabı (tevkifat matrahı dahil) da yararlanır. Bu durumda GVK'nın 3l'inci ve 89/3'üncü maddelerine göre sakatlık indiriminden yararlanacak olanlar şunlardır:

- Özürlü hizmet erbabı ile bakmakla yükümlü olduğu özürlü kişi bulunan hizmet erbabı,
- Özürlü serbest meslek erbabı ile bakmakla yükümlü olduğu özürlü kişi bulunan serbest meslek erbabı,
- Basit usulde vergilendirilen özürlüler.

Bakmakla yükümlü olunan kişi özürlü kişinin tabi olduğu çalışma mevzuatı veya bağlı bulunduğu sosyal güvenlik kurumunun mevzuatına göre bakmakla yükümlü sayılan anne, baba, eş ve çocukları olup, çocuklarda yaş sınırlamasına gidilmeyecektir.
Sakatlık indiriminden yararlanacakların yapacakları işlemler, sakatlık indirimi uygulaması ve bu uygulamada bakmakla yükümlü olma tabiri ve sakatlığın belgelendirilmesi ile ilgili olarak "Sakatlık İndiriminden Yararlanacak Hizmet Erbabının Sakatlık Derecelerinin Tesbit Şekli İle Uygulanması Hakkında Yönetmelik" ile "Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik" olmak üzere iki yönetmelik yayımlanmıştır.

Vergi Dairesi Başkanlığı Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlükleri, Defterdarlık Gelir Müdürlükleri, Vergi Dairesi Müdürlükleri ve Mal müdürlükleri kendilerine başvuran özürlülerin kişisel bilgilerini "Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik" ekindeki rapor formuna yazacaklar ve bu formları bir yazıya ekleyerek, özürlüleri yetkili sağlık kurulundan en yakın olanına sevk edeceklerdir. Yetkili sağlık kuruluşu tarafından verilen raporlar ilgili maliye müdürlüklerince Maliye Bakanlığı Merkez Sağlık Kurulu'na gönderilecektir. Merkez Sağlık Kurulu tarafından incelenen ve sakatlık dereceleri belirlenen raporlar, ücretlilerde işverene, diğerlerinde kendilerine verilmek üzere Defterdarlığa gönderilecektir.

Sakatlık indiriminden yararlanan bir ücretlinin gelir vergisi matrahı hesaplanırken sakatlık indirimi mahsup edilecek, sakatlık indiriminin mahsubundan sonra kalan gelir vergisi matrahı üzerinden hesaplanan gelir vergisi tutarından da yıllık asgari geçim indirimi tutarının 1/12'sinin mahsup edilmesi gerekmektedir.

Son olarak, Maliye Bakanlığı'ndan sakatlık vergi indirimi yazısı almayanların, özür oranı ne olursa olsun bu haktan yararlanamayacaklarını ve mutlaka çalışanların sakatlık vergi indirimi için Maliye Bakanlığı'na başvurmaları gerektiğini belirtelim.

RESUL KURT / DÜNYA
Bireysel emeklilik sistemi orta yaşlılarda çok avantajlı
 
 

Şaka değil, bu gün 45-50 yaş aralığında olanlar Bireysel emeklilik sisteminin avantajından yararlanma konusunda yaşı daha genç olanlara göre daha şanslı.
Anlatmaya çalışalım.
Geçen haftakilerdeki yazılarımızda da bahsettiğimiz gibi bireysel emeklilik sistemi tepeden tırnağa değişti ve yeni uygulama 2013 yılı ile birlikte başlayacak.
Yeni uygulamaya göre yatırılan katkı payının yüzde 25’i oranında da Devlet katkı yapacak.
Her ne kadar devletin katkı payı sınırsız olmasa da yabana atılır bir tutar da değil.
2012 de geçerli asgari ücret dikkate alındığında aylık devlet katkısının üst sınırı 222 lira olacak.
Yani sigortalı aylık 100 lira prim yatırdığında Devlet de 25 lira yatıracak. Ancak Sigortalı aylık 1.000 lira yatırırsa, Devlet bu kez üst sınır gereği 250 lira değil 222 lira yatıracak.
Devlet katkısı sigortalının yatırdığı katkılardan ayrı olarak izlenecek ve bu katkıya hak kazanmak için belli sürelerin geçmesi gerekecek.
Sistemde en az üç yıl kalanlar, Devlet katkısı ve getirilerinin yüzde onbeşine, en az altı yıl sistemde kalanlar yüzde otuzbeşine, en az on yıl kalanlar ise yüzde altmışına hak kazanacak.
Bireysel emeklilik sisteminden emeklilik hakkı kazananlar ise Devlet katkısı ve getirilerinin tamamına hak kazanacak.
Bireysel emeklilik sisteminden emekli olabilmek için de sisteme ilk giriş tarihinden itibaren 10 yıl süreyle sistemde kalarak katkı payı ödemek ve 56 yaşını tamamlamak  gerekiyor.
İşte bahsettiğimiz avantaj bu noktada başlıyor.
Bugün 46 yaşında olanlar 10 yıl sonra 56 yaşını da tamamlamış olacakları için emekli olduklarında, hem yatırdıkları katkı payını, hem devlet katkısının tamamını hem de getirilerin tümünü alacaklar.
Daha genç olanlar ise 10 yılı tamamlamış olsalar bile aynı tutarları alabilmek için ayrıca 56 yaşın dolmasını da bekleyecekler.
Ben de şanslı yaş grubuna dahilim.
Yılbaşında ilk işim kendi adıma bir bireysel emeklilik sigortası yaptırmak olacak.
Sakın yanlış anlaşılmasın gençler yaptırmasın demiyorum.
İster genç olun ister yaşlı, geçen haftaki yazılarımda da belirttiğim gibi devlet katkısı nedeniyle bireysel emeklilik sistemi geleceğin en iyi yatırım aracı olmaya aday.
ATİLLA DÖLARSLAN / GÖZLEM

16 Aralık 2012 Pazar

‘Performansın niye düşük’ demeden işten atmak yok
Yargıtay, performans düşüklüğü sebebiyle iş sözleşmesi feshedilen işçinin işe iadesine hükmetti. Kararda “Savunma hakkı verilmeliydi” denildi.
İş yerinde performans düşüklüğü sebebiyle atılma korkusu yaşayan çalışanlara Yargıtay’dan iyi haber geldi. Bundan böyle işveren, performans düşüklüğü sebebiyle iş sözleşmesini feshetmeden önce çalışana savunma hakkı verecek.
Davaya konu olan olay şöyle gelişti: “Bir şirkette internet emlak satış mümessili olarak çalışan bir kişi, işverene iş akdinin geçersiz olarak feshedildiği gerekçesiyle dava açtı ve işe iadesini talep etti. İşveren ise, iş akdinin feshedilmesine gerekçe olarak performans düşüklüğünü, çalışanın kendisine verilen kotayı dolduramamasını ve uyarılara rağmen davranışlarını değiştirmemesini gösterdi. Yerel mahkeme, çalışanın işe iade davası açmada haklı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verdi.” Çalışanın kararı temyiz etmesi üzerine dosyayı ele alan Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, yerel mahkemenin davayı ret etmesi kararını bozarak çalışanları sevindirecek bir içtihat oluşturdu. Yargıtay kararında şöyle denildi: “İşçinin zihinsel veya bedensel yetersizliği, arkadaşları veya amirleri ile sıkça ve gereksiz yere tartışmaya girişmiş olması gibi durumlarda savunmasının alınması işverenden beklenemez. Performans düşüklüğü, davacının yetersizliği ile ilgili olduğundan hakkındaki iddialara karşı savunma fırsatı verilmelidir. Savunma alınmadan davranışlarından kaynaklanan nedenle iş sözleşmesinin feshedilmesi, fesih işlemini geçersiz kılar. Davanın kabul edilmesi gerekirken reddi ise hatalıdır.”

Dilek GEDİK – ANKARA

15 Aralık 2012 Cumartesi

2013 Yılında Tutulacak Ticari Defterler İle Açılış ve Kapanış Tasdikleri (TÜRMOB)
1- Tutulacak Ticari Defterler (Şirketler)

Yeni TTK’na göre tutulacak ticari defterler ile tasdik zamanları Kanunun 
64’üncü maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre ticari defterler; 

- Yevmiye Defteri, 
- Defteri Kebir ve 
- Envanter Defteri.
- Ortaklar Pay Defteri, 
- Yönetim Kurulu Karar Defteri ve 
- Genel Kurul Toplantı ve Müzakere Defteri,
olarak belirlenmiştir.

2- Limited Şirketlerde “Müdürler Kurulu Karar Defteri” Tasdik  Ettirilecek Midir?

Her ne kadar yeni TTK’nda tutulacak defterler arasında sadece “Yönetim Kurulu Karar Defteri”nin sayılmış olması, Limited Şirketlerde de yönetim kurulunun olmaması nedeniyle bu defterin limited şirketlerde tutulmaması gerektiği düşünülse de, Limited Şirketlerde yönetim kurulunun karşılığı  organın “Müdürler Kurulu” olması nedeniyle, yönetim kurulu karar defterinin limited şirketlerde de “Müdürler Kurulu Karar Defteri” olarak tasdik ettirilmesi gerektiği görüşündeyiz.
3- İşletme Hesabı Defteri Tutulacak Mıdır?

TTK’nun 64’üncü maddesinde; her tacirin yukarıda belirtilen defterleri tutması gerektiği belirtilmiş olmasına rağmen, aynı Kanunun 64’üncü maddesine 6335 sayılı Kanunla eklenen 5 numaralı bent ile; “Bu kanuna tabi gerçek ve tüzel kişiler, 213 sayılı VUK’nun defter tutma ve kayıt zamanıyla ilgili hükümleri ile aynı Kanunun 175’inci ve mükerrer 257’nci maddelerinde yer alan yetkiye istinaden yapılan düzenlemelere uymak zorundadır.” hükmü getirilmiştir. Bu nedenle VUK’nun defter tutmaya ilişkin düzenlemelerine göre İşletme Esası Defteri tutabilecek olanların, bu esasa göre defter tutabilecekleri görüşünde olduğumuzdan, bu mükelleflerin işletme defteri tasdik ettirebilecekleri anlaşılmaktadır.Ancak bu konuda farklı görüşler de ileri sürülerek; defter tutma hadleri konusunda Esnaf Odaları ile Ticaret Odalarına kayıtlı olma durumuna göre yorumlar yapılmaktadır.Bilindiği üzere yeni TTK’nun 11/2’nci maddesinde; “ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınırın, Bakanlar Kurulunca çıkarılacak kararnamede gösterileceği”, 6103 sayılı Kanun’un 10’uncu maddesiyle de Bakanlar Kurulu tarafından yeni kararname çıkarılıncaya kadar yürürlükte bulunan düzenlemelerin geçerli olduğu belirtilmiştir. Bu nedenle de Tacir ve Esnaf ayrımı konusunda 2007/12362 sayılı Bakanlar Kurulu kararına başvurulması gerekmektedir. Söz konusu kararnameye göre; a) Basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunanlardan 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 177 nci maddesinin birinci fıkrasının (1) ve (3) numaralı bentlerinde yer alan nakdi limitlerin yarısını, (2) numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve sanatkâr sayılmaları ile esnaf ve sanatkâr siciline ve dolayısıyla esnaf ve sanatkarlar odalarına kaydedilmeleri,

Ancak, esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı iken, daha sonraki yıllarda yıllık alış veya satış tutarları ya da gayri safi iş hasılatı, esnaf ve sanatkâr sayılma hadlerini aşanların kendileri istemedikçe ticaret siciline ve dolayısıyla Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği bünyesindeki odalara kayıt için zorlanmaması, yıllık alış veya satış tutarları ya da gayri safi iş hasılatı esnaf ve sanatkâr sayılma hadlerinin altı katını aşanların ise kayıtlarının, esnaf ve sanatkâr sicili marifetiyle ticaret siciline aktarılması,b) 213 sayılı Vergi Usul Kanununa istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve bu Kararın (a) bendinde belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları ile ticaret siciline ve dolayısıyla Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin bünyesindeki odalara kaydedilmeleri,kararlaştırılmıştır.Dolayısıyla yukarıda belirtilen kararname hükmüne göre, Esnaf ve Sanatkarlar Odasına kayıtlı mükellefler “Bilanço Esasına” göre defter tutabilirken, Ticaret Odasına kayıtlı mükellefler de “İşletme Esasına” göre defter tutabilmektedir.Sonuç itibariyle tutulacak defterlerin sınıfı, mükellefin kayıtlı olduğu odaya göre değil; VUK’nun “Defter Tutma Bakımından Tüccarlar” başlıklı bölümünde yapılan açıklamalara göre tayin edilmelidir.

4- Açılış Tasdiklerinin Yaptırılması
Yukarıda belirtilen defterlerin izleyen faaliyet dönemlerindeki açılış onaylarının, defterlerin kullanılacağı faaliyet döneminin ilk ayından önceki ayın sonuna kadar notere yaptırılması gerekmektedir. Dolayısıyla 01.01.2013 tarihinden itibaren kullanılacak ticari defterlerin en geç31.12.2012 tarihine kadar açılış onaylarının notere yaptırılması gerekmektedir.Ancak “Pay Defteri” ile “Genel Kurul Toplantı ve Müzakere Defteri” yeterli yaprakları bulunmak kaydıyla izleyen faaliyet dönemlerinde de açılış onayı yaptırılmaksızın kullanılmaya devam edilebilecektir.
Diğer taraftan Gümrük ve Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Genel Müdürlüğü’nün yazısına göre; sadece ticari defterlerin 2013 yılına ait açılış onayları sırasında Noterlerce sicil tasdiknamesi de aranmayacaktır.

5- Ara Tasdik Yaptırılabilecek Midir?
Yeni TTK’nda tutulacak defterlerin açılış tasdiklerinin kullanıldığı faaliyet döneminin ilk ayından önceki ayın sonuna kadar yaptırılması gerektiğinin belirtilmiş olması, 64/5 maddede defter tasdik zamanları konusunda VUK hükümlerine uyulacağına ilişkin hükmün de bulunmaması nedeniyle, Ocak ayı içinde yukarıda belirtilen defterlerle ilgili ara tasdik yaptırılamayacağı görüşündeyiz. Ancak İç Ticaret Genel Müdürlüğü yazısında Maliye Bakanlığı ile Gümrük ve Ticaret Bakanlığı arasında müşterek genel tebliğ çalışması yapıldığı belirtildiğinden ara tasdik konusunda bu tebliğinyayınlanmasının beklenmesi uygun olacaktır.

6- Defter Kapanış Tasdiklerinin Yaptırılması
Yeni TTK’nun 64/3’üncü maddesine göre “Yevmiye Defteri” ile “Yönetim Kurulu Karar Defterinin” kapanış onayının, izleyen faaliyet döneminin üçüncü ayının sonuna kadar notere yaptırılması gerekmektedir. Bu nedenle de 2012 yılında kullanılan “Yevmiye Defteri” ile “Yönetim / Müdürler Kurulu Karar Defteri”nin Yasa’da bir değişiklik olmadığı takdirde 31 Mart 2013 tarihine kadar kapanış tasdikinin yaptırılması gerekmektedir.

7- Ticari Defterlerin Tutulmasıyla İlgili Yaptırımlar:TTK’nun 562’nci maddesine göre bu Kanunun;

a) 64’üncü maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen ticari defterlere ilişkin 
açılış ve kapanış onaylarını yaptırmayanlar,
b) Ticari defterlerini Kanunun 65’inci maddesine uygun olarak tutmayanlar,dörtbin Türk Lirası idari para cezasıyla cezalandırılacaktır. Ayrıca;
a) TTK hükümlerine göre tutulmakla veya muhafaza edilmekle yükümlü olunan ticari defterlerin Gümrük ve Ticari Bakanlığı denetim elemanlarına istenmesine rağmen verilmemesi veya eksik verilmesi, 
b) Ticari defterlerin mevcut olmaması veya hiçbir kayıt içermemesi yahut bu Kanuna uygun saklanmaması hallerinde, sorumlular üçyüz günden az olmamak üzere adli para cezasıyla cezalandırılacaktır. Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda tutulacak defterler ve notere onay zamanları aşağıdaki tabloya dökülmüştür.

Tutulacak Ticari Defterler ve Notere Onay Zamanına İlişkin Tablo:


Muhasebeyle ilgili
Olan Defterler


Kuruluşta Açılış
Onay Zamanı

Gelecek Yıllarda
Açılış Onay
Zamanı

Kapanış
Onay Zamanı


Yevmiye Defteri
Kuruluş sırasında veya
kullanılmaya başlamadan
önce
Faaliyet
döneminden
önceki ay sonuna kadar
İzleyen
faaliyet
döneminin
üçüncü ayının
sonuna kadar

Defter-i Kebir
Kuruluş sırasında veya kullanılmaya başlamadan önce
Faaliyet
döneminden
önceki ay sonuna
kadar
Yok

Envanter Defteri
Kuruluş sırasında veya kullanılmaya başlamadan önce
Faaliyet
döneminden
önceki ay sonuna kadar
Yok

Yönetim/Müdürler
Kurulu Karar
Defteri
Kuruluş sırasında veya kullanılmaya başlamadan önce
Faaliyet
döneminden
önceki ay sonuna kadar
İzleyen
faaliyet
döneminin
üçüncü ayının
sonuna kadar


Ortaklar
Pay Defteri
Kuruluş sırasında veya kullanılmaya başlamadan önce
Yeterli yaprakları bulunmak kaydıyla izleyen faaliyet dönemlerinde açılış onayları yaptırılmaksızın kullanılabilecektir
Yok

Genel Kurul
Toplantı ve
Müzakere Defteri
Kuruluş sırasında veya kullanılmaya başlamadan önce
Yeterli yaprakları bulunmak kaydıyla izleyen faaliyet dönemlerinde açılış onayları yaptırılmaksızın kullanılabilecektir
Yok
Saygılarımızla…